Özellikle mevsim değişikliğinde soğuk algınlığı hemen hemen hepimizin yakalandığı bir hastalık. Çoğunlukla hafif bir öksürük ile başlamakta ve önlem alınmadığı takdirde nezle, grip ve hatta zatürreye yol açabilmektedir.
Çoğunlukla bilinçsizce yapılan antibiyotik kullanımının hastalığı önleyeceğine inanılmaktadır. Ancak durum bundan çok farklıdır. Birçok kez virütik sebeplerden oluşan solunum yolu hastalıklarında antibiyotik kullanımının faydadan çok zararı vardır. Fazla ve gereksiz şekilde antibiyotik kullanımı ayrıca bakterileri antibiyotiklere karşı dayanıklı kılmakta ve bu da küresel çapta büyük bir risk oluşturmaktadır.
Bu noktadan anlaşılabileceği gibi; birincil önemli olan, hastalığa doğru bir teşhisin konulabilmesidir. Bu noktada uzman doktorun hastadan alacağı detaylı klinik hikayeye sahip olması en önemli hususların başında gelmektedir. Daha doğru bir teşhis koymak için ise detaylı araştırmalar yapılmaktadır.
Hücrelerimizde yaklaşık olarak 20,000 ile 25,000 arası gen bulunmaktadır. Ancak hücrelerimiz görevlerini yerine getirirken sadece belirli genleri aktif olarak kullanmaktadırlar, bir kısım gen ise aktif halde değildir. Bir genden fonksiyonel protein üretilebilmesi için, o genin eksprese edilmesi gerekmektedir. Yüksek miktarda ekspresyonu olan genler daha aktif durumda olan genlerimizdir. Bilindiği üzere, bağışıklık sistemimiz vücudumuza giren mikroplara karşı savaşır nitelikte bir tepki göstermektedir. Bağışıklık sistemi hücreleri ise genlerimizi farklı miktarlarda eksprese ederek bir tepki vermektedirler. Kısacası bu savaş, genlerimizin ekspresyonu seviyesinde kontrol edilmektedir. Her bir tip enfeksiyon sonucunda da çeşitli genlerimiz farklı miktarlarda aktif olmaktadır.
North Carolina’daki Duke Üniversitesi’nde Christopher W. Woods önderliğinde yürütülen çalışmada acil servise gelen 317 hastanın kanları incelenmiştir. Bu kişilerin gen ekspresyon seviyelerine bakılmış ve bu çalışmanın sonuçları 20 Ocak 2016 tarihinde Science Translational Medicine dergisinde yayımlanmıştır. Bu kişilerin 44’ü sağlıklı, 273’ü ise hasta bireylerden oluşmaktadır. Bu çalışma sonucunda bu kişiler gen ekspresyon seviyelerine bakılarak sağlıklı ve enfeksiyonu olan bireyler olarak sınıflandırılmıştır. Ayrıca bakteriyel ve virütik enfeksiyonu olan bireyler de ayrıştırılabilmiştir . 87% oranında doğruluk payı olan bu analizin doğru teşhis yapmakta yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Genetik biliminin yardımı ile doğru teşhis sonucunda hastalara doğru ve etkili tedavi verilmesi mümkün olacaktır. Ayrıca daha hızlı iyileşmeleri ve hastalık ilerlemeden önlem alınması sağlanabilecektir.
Kaynakca: Newscientist, Science Translational Medicine, Medical News Today
Dr. Umut Cagin