Kaçmak çözüm mü? Gerçekleri bildiğimiz halde, hatta gerçekler bizi kovalarken arkamızı dönüp,  heyecanla; bazen susuz; nefes nefese koşmak…

 

Ülkenin gerçeğini bilip kaçmak; insan ilişkilerinde konuşmaktan kaçmak; açıklama yapmaktan kaçmak… Karşındakinin anladığını, bildiğini göre göre kaçmak…

 

Karşımda iki şişe var.  Biri berrak, tertemiz. İçince “ohh” diyerek rahatlayacağım. Diğeri çamurlu. Seçenek sunuluyor. Berrağı iç, rahatla. Uzatıyorum elimi; “ama daha çamurlu için teklifimi duymadın ki” diyor karşımdaki ses.  Duruyorum. Berrak şişenin ismi “sahte” diyor. İçtikçe rahatlıyorsun ama sahte gülümsemelere, konuşmalara da “eyvallah” diyeceksin. Canım, gülüm, efendim, saygılar sözcüklerini bol bol kullanacaksın. Sevmediğin halde yapacaksın bunları…. Peki ya çamurlu? İlk içimde canın yanacak. Hastalar olacaksın. Midende yanmalar  olacak; nefes alamayacaksın. Sana gerçekten destek olanlar olacak. Birliği göreceksin, sevgiyi.. Zamanla zorluğun altından kalkmayı öğreneceksin. El ele tutuşacaksın. En zor tepeleri hemen aşamasan da; gerçek düzlükleri göreceksin. İstediğini konuşacak, istediğini söyleyebileceksin….

 

İçiyorum çamurluyu. Canım yana yana içiyorum. Onu seçiyorum. Çok zor diyorum. Hem de çook…

 

Peki ya siz? Siz hangisini içerdiniz? Bizim ülkemiz hangisini içiyor? Arkadaşlarınız, çevreniz hangisini içiyor?

 

Karşımızdan beklediğimiz şeyleri önce kendimizin uygulaması çok önemli. Öyle bir dönemdeyiz ki herkes birbirine akıl veriyor. Herkes her konuda profesör. Enerjiler, melekler, kişisel gelişim kitapları havalarda uçuyor. Her siyasi parti bir şeyler söylüyor.Peki ya uygulama? Karşımızdan beklediğimiz empatiyi kendimiz uygulayabiliyor muyuz? Çaba harcıyor muyuz? Yoksa uğraşamam diye bırakıyor muyuz? Sahte şişeden sürekli yudumluyor muyuz?

 

Bir sorun kendinize. Ne olur sorun. İşimize geldiği gibi davranmaktan vazgeçmenin zamanı gelmedi mi? Kaçmadan, yüzleşmenin zamanı gelmedi mi?     

 

Anda kal. Anı yaşa. Peki ya gelecek? Gençlerin geleceği? Gerçeklerin geleceği? Dostlukların geleceği?

 

Kimseyi yargılayamam. Yargılamak bana düşmez, kimseye düşmez. Seçimleri için kimseye kızamam. Benim seçimim kaçmamak. Çamurlu suyu gün ve gün içiyorum. Ama her geçen gün ve her yudum bir şeyler katıyor.

 

Ülkemi seviyorum. Din, dil ayrımı yapmaksızın insanları seviyorum. Ve bana göre; herkes; her birey en gerçeği bilmeyi hak ediyor.

 

Sizin seçiminiz ne?