KKTC yeni yıla pek de umutlu girmedi.

Tüm Dünya’yı ciddi anlamda olumsuz etkileyen Koronavirüs salgını, KKTC’yi de aynı ciddiyette hatta daha da ötesinde olumsuz etkiledi.

Bir “Yarım Ada” ülkesi olan KKTC, kimi zaman hava sınır kapısından, kimi zaman da kara sınır kapılarından gelen “virüs”lerle boğuşurken, bir kapandı, bir açıldı, bir daha kapandı, bir daha açıldı ama özellikle turizm ve yüksek öğrenimdeki kayıpları telafi edemedi ve 2020’nin son günlerinde, Türkiye’den gelen maddi kaynakla devletten maaş alanlarına ödemelerini yaptı ancak akabinde, kelimenin tam anlamıyla “iflas” etti.

-*-*-

KKTC’de 2021’in ilk günlerinde sadece ekonomi veya finans açısından değil, her açıdan “iflas” yaşanıyor...

Kuzey’den uçakla gelenlerin getirdiği koronavirüs karantinalarla durduruldu derken; Güney Kıbrıs çok ciddi bir salgın sarmalına büründü ve orada çalışan üç veya bilemediniz beş kişi ile KKTC’ye geldiği tahmin edilen “koronavirüs”, özellikle Lefkoşa’da bir ilkokuldaki öğretmen ve öğrenciler arasında yayıldı.

-*-*-

Elbette birilerini suçlamak gibi bir niyetim yok.

Sadece bu illet virüsün, her yerden, her an gelebileceğini anlatmaya çalışıyorum.

Tedbir almakta ilk başlarda daha başarılı olan hükümet, bu satılar kaleme alınırken, yani Ocak 2021’in ilk haftası içinde, ipin ucunu kaçırdı ve günlük yerel vaka sayısı 20’yi aştı...

-*-*-

Küçük bir ülke için, bu vaka sayısını “küçümsememek” lazım...

Ve Türkiye’nin 45 günde bitirdiği – tamamladığı Pandemi Hastanesi’ni, KKTC Hükümeti açmayı başaramadı.

Elektriğinin bağlanamadığı, personel bulunamadığı söylentileri ile yine bu satırlar kaleme alınırken, resmi açılışı TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yapılan hastane, o resmi açılışın üzerinden iki ay geçtiği halde, hizmet verir hale sokulamadı.

-*-*-

Devlet çalışanlarının tamamına maaş yanında Anayasal hak olan 13’üncü maaşlarını da ödeyen hükümet, özel sektör için ciddi tedbir alamadı.

Oteller bir bir kapandı.

Yüzlerle değil, binlerle ifade edilen küçük dükkan kapısına kilit vurdu.

Ve işsizlik rakamları arttı.

Özellikle işini kaybeden Türkiyeli çalışanların ülkelerine dönmeleriyle, bir çok bölgedeki market ve benzeri iş yerlerinin işleri ciddi oranda düştü.

-*-*-

2021 yılında borçlarını ödemekte zorlanan hatta ödeyemeyecek olan binlerce kişiden söz ediliyor.

Tam rakam mı?

Tam nüfus mu?

Bilen yok sanırım...

Veya rakamlar verilse de, net bir görüntü sergileyeceğini sanmıyorum.

-*-*-

Sağlık ve ekonomiyle alakalı sıkıntıların ötesinde, “Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü” yani siyasi sorun da KKTC’nin vatandaşlarına bela oldu.

Neden?

Çünkü KKTC, kimden, nasıl, ne zaman aşı bulacağı konusunda doğrudan temas kuramadı.

Türkiye, “Biz Çin’den aldığımız aşılardan size de vereceğiz” dedi.

Güney Kıbrıs, “Kıbrıslı Türk vatandaşlarımızın da aşı haklarıdır” dedi ama Avrupa Birliği’nden (AB) alınacak aşıların, ne kadar, ne zaman ve nasıl Kıbrıslı Türklere ulaştırılacağı konusunda doğru dürüst temas bile olmadı.

-*-*-

Koronavirüsün en sert vurduğu ülkelerden biri olan İngiltere’de Şubat ayının ortalarına kadar en az 13 milyon insanın aşılanacağından söz ediliyor.

İsrail, 31 Aralık 2020’de, ülke nüfusunun yüzde onuna ikinci doz aşıyı vurmayı başardı.

Güney Kıbrıs, diğer tüm AB ülkeleri ile birlikte, aşılamayı planlı bir şekilde sürdürüyor.

KKTC’de se “cekli, caklı” sözlerle, vatandaşa sadece propaganda yapılıyor!

-*-*-

Haliyle, 2021 pek hayırlı başlamış değil.

Pek de hayırlı gideceğe benzemiyor.

-*-*-

Anlayacağınız, Koronavirüsün mutasyona uğradığı, daha hızlı yayıldığı gibi söylemleri gazetelerden okuyan, televizyonlardan izleyen KKTC halkı, “... belki mutasyona uğrayıp tamamen yok olur veya öldürmekten vazgeçer” şeklinde dualar etmenin ötesine pek fazla geçemiyor.

-*-*-

KKTC’de PCR testi yapmak amacıyla kullanılan ekipmanlar geçenlerde bozulmuş...

Sağlık Bakanı, “çamaşır suyuyla yıkadık, yeniden çalışmaya başladılar” diye açıklama yaptı.

Varın gerisini siz düşünün!

-*-*-

Kısacası, 2021’de ülkeye turist gelecek; öğrenci gelecek ve ekonominin çarkları en azından eskisi gibi “akmazsa damlar” noktaya gelecek gibi bir umut beslemek, abesle iştigal etmek gibi geliyor.

-*-*-

Peki başka bir şey yapılamaz mı?

“İngiltere’nin AB’den ayrılması, belki bu ülkeye KKTC’den patates ve narenciye gibi ürünlerin ihracatını yeniden başlatabilir” gibi düşünenler var.

Bunlardan biri de benim...

Ama bunun için istek lazım, çaba lazım...

O istek ve o çaba mı?

Yok gibi duruyor.

-*-*-

Sonuç: 2021’den pek umutlu değiliz...