Bilimsel araştırmalar çağın hastalığı stres ile sosyal izolasyonun yani yalnızlığın beyin sağlığı için de iki önemli tehdit olduğunu gösteriyor. Nöroloji Uzmanı ve Beyin Sağlığı Derneği (BEYİNDER) Başkanı Prof. Dr. Derya Uludüz, 22 Temmuz Dünya Beyin Günü kapsamında stres ve yalnızlığın beyne etkilerine şöyle dikkat çekti:
"Uzmanlar yıllar içinde pandemi sürecinin de etkisiyle yalnızlığın ve sosyalleşmemenin beyinde etkisi olarak unutkanlık, odaklanmada güçlük yakınmalarının daha sık görülmeye başladığını söylüyor. Klinik çalışmalara göre sosyalleşemeyen insanlarda yüzde 20 oranında unutkanlık hastalığı görülebileceği tersine mutlu sosyal bir hayat sürenlerde demans gibi unutkanlık tablolarından yüzde 31 koruyabileceği vurgulanıyor. Japonya'da 8 bin 896 kişi üzerinde yapılan yeni çalışmada 65 yaş üstü kişilerde yalnızlığın beyne etkilerini anlamak için beyin MR görüntülemeleri incelendi. Düşük sosyal temas ve yalnız insanların beyinlerinde özellikle hipokampüs hafıza bölgelerinde belirgin küçülme olduğu gösterildi. Böylece daha önce klinik olarak gözlemlediğimiz bu problem beyin görüntülemelerinde de ortaya koyulmuş oldu. Sosyal izolasyon özellikle 65 yaş üzeri kişiler için ciddi sorun oluşturuyor. Sosyal bağlantının sağlık üzerindeki etkileri üzerine yapılan araştırmalarda, mutlu ve güçlü sosyal bağlantılar kurmanın; l Daha sağlıklı bir uzun ömür sürme şansını yüzde 50 artırdığı, bağışıklık sistemini güçlendirdiği Hastalıkların iyileşme hızını artırdığı görüldü."
Sözcü'de yer alan habere göre Prof. Dr. Uludüz, "Yüz yüze temas beyinde, dopamin, oksitosin ve serotonin gibi bir dizi nörotransmiter kokteylini açığa çıkarır. Bunlar kendinizi güvende, huzurlu ve mutlu hissetmenizi sağlar; stres hormonu kortizol seviyenizi düşürür, motivasyonu arttırır; ağrınızı dindirir, bir araştırma duygusal dokunuşların hastalarda fiziksel ağrıyı dindirdiğini göstermiştir" dedi ve ekledi:
"Yüksek stresle ilişkili kortizol ve neden olduğu kronik iltihaplanma bir dizi hastalığın oluşmasına neden olur. Stresin ve yalnızlığın bağışıklık üzerindeki etkileri çok güçlüdür. Sarılmayla, yüz yüze konuşmayla artan dopamin, epinefrin ve oksitosin gibi hormonlar kortizolü düşürür, beynimizin potansiyel stres faktörlerine tepki verme şeklini, bağışıklık yanıtını değiştirir ve hatta yeni beyin hücrelerinin büyümesini teşvik eder. Stres hormonu kortizol, beynin hipokampüs olarak tabir edilen kısmındaki nöronları imha edip küçültebilir ve yenilerinin oluşumunu durdurabilir. Hipokampüs öğrenme, hafıza, duygusal regülasyon ve stresli bir olay sonrası stres tepkisinin durdurulması süreçleri için kritik öneme sahiptir. Aynı zamanda kronik stres de mediyal prefrontal korteksi küçültebilmektedir. Bu durum karar almayı, hafızanın çalışmasını ve dürtüsel davranışın kontrol altına alınmasını olumsuz etkiler. Bu değişimler de bunama riskini artırır."