Türkiye'de hava sıcaklıklarının artmasıyla, sıcaklıkla ilişkili hastalıklarda artış gözlemlediklerini ifade eden Yüzbaşıoğlu, aşırı sıcağa maruz kalmaya halk arasında "sıcak ya da güneş çarpması" adının verildiğini, buna her bireyin dikkat etmesi gerektiğini söyledi.

Sıcaklıkla ilişkili hastalık gruplarının, isilikten komaya kadar değişen bir tablo içerdiğine işaret eden Yüzbaşıoğlu, bunların içinde "klasik sıcak çarpması" ile "eforla meydana gelen sıcak çarpması"nın en önemlileri olduğunu kaydetti.

Yüzbaşıoğlu, sürekli bir denge mekanizması bulunan vücudun, sıcaklığının 36-37,5 derece arasında olması için mücadele ettiğini dile getiren Yüzbaşıoğlu, "Kimi zaman terlemeyle kimi zaman sıvı alımıyla, idrar çıkışıyla ve hücresel düzeyli mekanizmalarla bu vücut ısısı dengede tutulur. Ancak çevresel koşulların değişmesiyle, yani havanın ısınması aynı zamanda nemin artmasıyla altta yatan hastalıklar, kullanılan ilaçlar gibi pek çok faktöre bağlı olarak ısı dengesi bozulur. Bu ısı dengesinin bozulmasıyla birlikte yaş gruplarına ve fiziksel aktiviteye bağlı olarak farklı hastalıklar gözlemlenir." diye konuştu.

HIRILTILI SOLUNUMA YOL AÇABİLİYOR

Sıcak çarpmasında bazı risk grupları bulunduğuna işaret eden Yüzbaşıoğlu, şunları kaydetti:

"Sıcak çarpmasında genelde vücutta 40 derecenin üstünde ateş gözlemliyoruz. Sıcak çarpmasında ilk önce, bitkinlik, halsizlik, susama hissi ön plana çıkar. Vücudu soğutacak sıvı kalmadığı için çoğu zaman terleme kesilmiş, hatta idrar çıkışı azalmıştır. Baş ağrısı, bulantı, bilincin tamamen bozulması, epilepsi durumları alarm seviyesidir. Tansiyonun düşmesi, çarpıntı, hızlı hatta hırıltılı nefes alıp verme gibi değişen durumlar da söz konusudur. Bu hastalık, genelde ileri yaşta kalp damar hastalığı, diyabet, böbrek yetmezliği gibi kronik hastalarda ölümlere yol açabiliyor. Sıcak çarpması hayatı tehdit etme potansiyeli çok yüksek bir hastalıktır."

Kıbrıs Otizm Derneği'nden aralık ayı ücretsiz online ebeveyn eğitimi Kıbrıs Otizm Derneği'nden aralık ayı ücretsiz online ebeveyn eğitimi

Yüzbaşıoğlu, klasik sıcak çarpmasından en çok etkilenen grubun bakıma ve yardıma ihtiyaç duyanlar olduğunu aktardı.

GÜNEŞ ALTINDA ÇALIŞANLAR RİSK ALTINDA

Eforlu meydana gelen sıcak çarpmasında ise daha çok genç erişkinler ile sıcak alanlarda çalışmak zorunda olan meslek gruplarının etkilendiğini ifade eden Yüzbaşıoğlu, bu duruma en çok tarım ve inşaat işçileri ile sporcuların maruz kaldığını dile getirdi.

Doç. Dr. Yücel Yüzbaşıoğlu, aşırı sıvı kaybının vücudun termoligasyon mekanizmalarını bozduğunu belirterek, şu uyarılarda bulundu:

"Aynı zamanda özellikle fiziksel aktiviteyi daha da arttıracak ilaçların kullanımı söz konusuysa bu kişiler, ısı dengesinin ne kadar bozulduğunun farkına bile varamıyorlar. Enerji verici içecekler ve gıda takviyeleri, öğle saatlerinde içildiğinde daha fazla efor sarf edilmesinden kaynaklı daha fazla sıvı kaybına yol açacaktır. Özellikle yüksek sıcaklıklarda bu ürünleri kullanıp efor sarf edilmemesini öneriyorum.

Yüksek sıcaklıklarda ileri yaştakilerin serin alanlarda olması, yeterli sıvı miktarı alması ve ilaçlarını düzenli kullanması önem taşıyor. Havaların ısınmasıyla kronik ilaç kullanan kişilerde bir rahatlama meydana geliyor ve ilaçlarını aksattıklarını biliyoruz. Yeterli sıvı miktarı, yeterli gıda ve serin yerlerde durarak bu hastalıktan uzak durmak gerekiyor. Eforlu olanlar için yani tarım işçisi, askerler ve sporcuların yüksek sıcaklıklarda fiziksel aktiviteden uzak durmaları, koruyucu kıyafetlere dikkat etmeleri ve yeterli sıvı almaları gerekiyor. Bazı ilaçlar, vücut ısı dengesinin ayarlanma dengesini bozabilir. Dolayısıyla ilaçlarınızla ilgili de bir düzenleme yapılması ihtiyacı doğabilir. Dolayısıyla hekimle birlikte iletişime geçilmesi gerekiyor. Isı dengesi bozukluklarında alkol ve uyuşturucu madde kullanımı da riski katlıyor."

"BİLİNÇ KAPALIYSA AĞIZDAN SIVI VERİLMEMELİ"

Sıcak çarpmasında kişinin bilinç durumuna göre müdahale edilmesi gerektiğini belirten Yüzbaşıoğlu, bilinç kaybında sağlık kuruluşlarından destek alınması, sağlık ekipleri gelene kadar hastanın vücudunun soğutulması gerektiğini bildirdi.

Yüzbaşıoğlu, "Bilinç kapalıysa ağızdan bir sıvı verilemez, koltuk altlarına buz petleri konulabilir. Kişinin kusma potansiyeli olduğundan koma pozisyonuna almak gerekiyor." dedi.

Bilincin açık olması halinde de yine vücudun soğutulması ve hastaya sıvı takviyesi verilmesi gerektiğini aktaran Yüzbaşıoğlu, "Hastanın kıyafetlerini çıkartarak soğuk suyla yıkamamız gerekiyor. Titreme semptomları ortaya çıktığında vücut ısısının düşmeye başladığını anlayabilirsiniz. Sıvıyı sık ve az az içirmek gerekiyor." uyarısını yaptı.

Editör: North Cyprus Yonetici