Halkın Partisi Merkez Yürütme Organı üyesi ve eski Genel Sekreteri Ahmet Tokatlıoğlu gayrimeşru hükümetin bu şartlarda ve ülkeyi son derece kötü yönetirken ve hatta yönetemezken kalkınma planı taslağı hazırlamasını eleştirerek “sizin yapacağını plan abesle iştigaldir, zaten olsa olsa göstermelik olur” dedi. Tokatlıoğlu açıklamasında “gayrimeşru hükümet muhatabımız değildir, bir gün bile ülkeyi yönetmesine tahammülümüz olmayan böyle bir gayrimeşru hükümetin gelecek beş yılımızı planlamaya ve yönetmeye kalkışması kabul edilemez. Bir an önce istifa edip gitmesi gerekenlerin göstermelik planlamadan bahsetmesi abesle iştigaldir” dedi.
Ahmet Tokatlıoğlu açıklamasında şu hususlara yer verdi:
“Hükümetin “Beş Yıllık Kalkınma Planı” hazırlıkları için siyasi partilere temsilci göndermeleri için yapmış olduğu çağrıyı Halkın Partisi olarak samimi bulmuyoruz.
Başbakanın ülkenin nüfusunu bildiğini ancak söyleyemeyeceğini ifade ettiği bir ortamda yapılacak bir kalkınma planının dayanacağı verilerin güvenilirliği ve planın oluşturulması sonrasında gayrimeşru hükümetin bu planı hayata geçirmesi için gereken siyasi irade bağlamında kendilerine inancımız yoktur. Dolayısıyla, yalnızca kağıt üzerinde kalacak, gerçek bir değişim ya da gelişimi getirmeyecek bir sürece dahil olmayı doğru bulmuyoruz.
Daha önce hazırlanan üç kalkınma planının büyük ölçüde hayata geçirilmediği ve önceki hükümetlerin planlı kalkınmaya öncelik vermediği bilinmektedir. Ayrıca, planlı kalkınma için gerekli olan koşulların aksine, mevcut hükümetin parti çıkarlarını gözeterek kamu istihdamını artırdığı, vatandaşın devlete olan güveninin sarsıldığı, ihale yolsuzluklarının arttığı ve hükümetin aldığı neredeyse her kararın yargıya taşındığı bir dönemden geçiyoruz. Bu koşullarda vatandaşın bu hükümetten herhangi bir kalkınma beklentisi yoktur.
Hükümetin bu hamlesini, iş yapar gibi göstermek ve diğer siyasi partileri, akademisyenleri ve kurumları sürece dahil etmeleriyle kendi pozisyonlarını meşrulaştırma çabası olarak görüyoruz. Ancak, yüksek enflasyon, küresel krizler ve dengesizliklerin yaşandığı bir dönemde orta ve uzun vadeli planların konuşulmasının çağ dışı olduğu açıktır. Kalkınma planlarının hazırlık dönemi ile uygulama dönemi koşullarının değişken olduğu göz önüne alındığında, bu çalışmanın anlamsız olacağı sonucuna varıyoruz.
Ülkede yaşanan yolsuzluklar, hayat pahalılığı, sağlık ve eğitim sistemlerinin çökmesi ve gençlerin devlete olan inancını kaybetmesi gibi sorunlar, yeni bir siyasi mücadele anlayışını gerektirmektedir. İnsan hakları, demokrasi, laiklik, sosyal adalet, şeffaflık, hesap verebilirlik, liyakat ve hukukun üstünlüğü temelinde halk iradesini esas alan bir yönetim sistemini kurmak için çaba göstermeliyiz. Bu, ülkedeki sorunların üstesinden gelmenin tek yoludur.”