Yıllar öncesinden Yeşil ada olarak bilinen Kıbrıs adası, artık Su problemleri yaşayan ada oluştur.malesef, KKTC de su bilincinin tam olmaması ve doğru kullanamaması doğal kaynakları tüketme durumuna getirmiştir.
KKTC olarak yıllardır üreticilere kuraklık parası ödenmesi suyun ülkemizdeki önemini anlatmaya yeterli en güzel örnek olarak verebiliriz.
Kadınlar değişimin güçlü aktörleridir. Bu yüzden, su konusunda mücadele için oluşturulacak stratejilerde öncü rol oynayabilecek bilgiye sahiptirler.
Dünyanın her yerinde kadın ve su konusunda birçok platformlar ve dernekler çalışmaktadır. Türkiyede de bu konuda çalışan kadınları hayranlıkla takip etmekteyim. Fakat ülkemde henüz böyle çalışmaların olmaması ,su bilincinin istenen düzeyde olmamasını beraberinde getirmektedir.
Oysa su ve kadın ayrılmaz bir bütündür. Su bir insan hakkıdır ve özellikle su yoksunluğu kadının hayatı üzerindeki etkileri çok fazladır. Su kıtlığı özellikle kadınların hayatlarını etkilemekte ve toplumsal cinsiyet eşitliğini zedelemektedir. Daha etkin su yönetimi ve politikaları için karar mekanizm alanlarında kadın sayısı artırılmalıdır. Yazılı ve görsel medyanın desteği alınarak suyun etkin kullanımı konusunda başta kadınlardan olmak üzere yüksek düzeyde platformlar oluşturmalıyız.
Kadınım;
Tarımda, hayvancılıkta ihtiyaç duyulan suya şimdi özgürce ulaşmanın mutluluğunu yaşayacak fakat aşırı su harcamanın önüne nasıl geçileceği konusunda da bilgilendirilmeli
Ben şuna inanıyorum; biz kadınlar anneyiz, eşiz, kardeşiz ve korumacı bir yapıya sahibiz.bu korumacılığımızı her alanda en üst düzeyde göstermekteyiz.
Çevre kirliliğinin getirdiği sorunlardan ki bugün temiz bir çevre olarak gördüğünüz yerlerde bile maalesef toprak ve suyun kirliliği ölçüldüğü zaman oranların yüksek olduğunu görüyoruz. Bugün Kuzey Kıbrıs kanser, MS, troid hastalıkları %60 oranında artmaktadır ve yine ne acıdır ki bu hastalıkların sudan, topraktan olduğunu bilmemize rağmen bu konuda sağlıklı adım atamıyoruz.
Doğa tanrıçası Gaya’nın vücudunu su dalgası şekline getirerek dans etmesi, Gaya’nın vücudundan süzülen terlerin toprağa karışması ve toprağın yeşillenerek doğayı canlandırması su-kadın ilişkisini anlatan en iyi gerçekliliktir.
Kadın kırsal bölgelerde suya ulaşamamasından para getirecek üretimde yer alamamaktadır. Seracılığın yoğun olduğu bölgemizde çalışan kadınlar su yeterli olmamasından yeterli ekonomik kalkınmayı yakalayamadılar. Suyun ülkemize gelmesiyle birlikte emekçi kadınımıza yapılacak projelerle seracılıkta bilinçli ve eğitimli (suyu kullanma) gelişmeler sağlayacaktır. Yani seracılık, tarım yapacak kadının toprağa suyu nasıl kullanılacakları öğretilmeli, para kazanan kadın, özgüvenli kadındır, mutlu kadındır
Ekonomik kalkınma sağlanırken doğanın korunması ve doğal kaynakların korunarak kullanılması ilkelerine dayanan sürdürülebilir kalkınma modeli kurmalıyız. sürdürülebilir kalkınma “bugünün gereksinimlerini gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılama yeteneğinden ödün vermeden karşılayan kalkınma” olarak tanımlanmıştır. Sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı, çevrenin korunması ve yoksulluğun ortadan kaldırılması ile yakından ilintilidir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ise tümünün vazgeçilmez bütünleyicisidir.
Medeniyet ve refah suyla artıyor, fakat aynı zamanda suyun çok kullanımı da farklı bir yoksulluğa sebep oluyor.
.