Seçme ve seçilme hakkı

   İngiltere başkentinde yaşam süren Kıbrıslı Türkler, yıllardan beri “seçme ve seçilme” hakkı tartışması yapıyor.

   Londra’da yaşayan ve yıllardır çeşitli örgütlerimizde görev alan bazı isimler seçme ve seçilme hakkını sık sık dile getiriyor.

   Tamamı İngiliz vatandaşı olan bu kardeşlerimizin aslında seçme ve seçilme hakları vardır…

   Eğer KKTC’de üç yıl kesintisiz ikamet ederlerse, ilk seçimde “yasal engelleri bulunmuyorsa” aday olabilirler… Üç ay ikametten sonra da seçmen kütüklerine kayıt için gerek yaşadıkları bölgenin muhtarına, gerekse ilçe seçim veya yüksek seçim kuruluna başvurup, ilgili belgeleri de ibraz ederek (ikametgah gibi) kayıtlarını yaptırabilirler.

   Her KKTC yurttaşının, KKTC’de yaşadığı sürece seçme ve seçilme hakkı vardır… Ancak Londra’daki toplum temsilcilerimiz, yaşadıkları ülkede oy kullanmayı talep ediyor.

   Bu hakkı çeşitli ülkeler farklı ele alıyor. Örneğin İngiltere, kendi vatandaşları için bu konuda kendine has bir düzenleme sahibidir.

   Eğer her hangi bir İngiliz vatandaşı seçmen yurtdışına göç ediyor ve yerleşiyorsa, genel seçimlerde ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinde “15 YILA KADAR” oy hakkına sahiptir.   15 YIL SONRA BU HAKKINI KAYBEDER…

   Ancak yurt dışına çıkarken, “çıkıyorum, beni kaydedin” demezse, bu hakkını da kaybeder… Yani mutlaka kayıt yaptırması lazım.

   Ülke dışına çıkan her hangi bir İngiliz vatandaşı, başka bir ülkeye yerleştiği anda ise “yerel seçimlerdeki oy hakkını kesinlikle kaybeder”…

   Haaaa eğer “geçici süreliğine” örneğin, tatil ya da iş amaçlı bir İngiliz vatandaşı yurt dışına çıkıyorsa, bunu mutlaka ilgili makamlara bildirip, postayla oyunu kullanabilme hakkını elde eder…

   Gelelim bizim vatandaşlarımıza…

   Genelde oy hakkı ya da seçme seçilme hakkı talep eden toplum liderlerimiz 50’li 60’lı ve 70’li yıllarda İngiltere’ye göç etmiş; Kıbrıs sorununun ateşli ve heyecanlı taraflarıdır. 

   Heyecanlarını ve ateşlerini elbette saygıyla ve anlayışla karşılamak gerekir… Ancak, hukuki açıdan, uygulama açısından ciddi sakıncalar vardır.

   Bir kere, KKTC’nin tanınmış bir ülke olmaması çok önemli bir ayrıntıdır. Sandık güvenliğini kim sağlayacaktır? İngiliz polisleri mi? KKTC polisi mi? İki tarafın bu konuda oturup resmi anlaşma yapabilme şansları yoktur.

   Seçim sandıklarının güvenliği ve güvenilirliği çok önemlidir… Postayla oy hakkı belki tartışılabilir ama bu da KKTC’nin posta sisteminin uluslararası zaafiyetine takılır…

   Yani pratik olarak, okka usulü sandık açıp, “hade heşşaaa gelsin elinde KKTC kimliği olan herkes ve oy kullansın Edmonton Shopping Centre’de” diyemezsiniz…

  Londra’daki vatandaşlarımız eğer KKTC siyasetinde aktif bir şekilde yer almak istiyorsa ki bu isteği dile getirenlerin neredeyse tamamı emeklilik çağındaki kardeşlerimizdir; benim tavsiyem, bu ülke size kucak açmış durumdadır… Buyurun gelin… Alıştığınız o sistem; 50 senedir içinize işlemiş devlet ciddiyeti ile kıyasladığınızda, bir daha bu ülkede yani KKTC’de oy kullanmak veya seçilmek istemeyeceksiniz zaten…


Hayırlı olsun, kolay gelsin

   KKTC’de geçmişte Dışişleri Bakanlığı bünyesinde “Dış Türkler Müdürlüğü” vardı... Ancak yıllardır bu konuda, “iyi çalışmıyor, yeterli değil, daha iyi bir kurumlaşma lazım” eleştirileri yapılıyordu.

   Yaşamının büyük bölümünü Londra’da geçirdikten sonra KKTC’ye yerleşen ve şu anda Ulusal Birlik Partisi (UBP) İskele Milletvekili olan Ejder Aslanbaba, bu konuda çok ısrarcı oldu.

   Hatta, seçildiği Demokrat Parti’den UBP’ye transfer olurken bu birimin şartını koştuğu söyleniyor...

   Neyse, şimdi bu birim kuruldu... İngiltere veya dünyanın her hangi bir ülkesindeki vatandaşlarımız, KKTC’nin gerçekten ciddi anlamda boğucu bürokrasisinden bir nebze kurtulmuş olabilecek. Kısacası, bu birim, başbakanlık bünyesindeki bu kurum, yurt dışındaki Kıbrıslı Türklerin KKTC’deki “torpili” olacak... Hayırlı olsun...


Su projesi

 

   Eminim herkes televizyon ekranlarından, KKTC’ye Türkiye’den taşınacak suyla ilgili çalışmaları, yatırımları, temel atma törenlerini izliyordur...

   Türkiye’de özellikle İstanbul’un Marmara denizindeki adalarına ana karadan borularla su taşındığını biliyoruz... Ancak, bu taşıma, oldukça sığ sayılan sularda, toplam 22 kilometrelik bir boru hattıdır...

   Türkiye’den KKTC’ye düşünülen proje, 80 kiloemtrelik iki nokta arasından yapılıyor. Akdeniz’in bazen bin 400 metrelik derinliğe ulaşan dibinden boruları geçirmek hayal bile olamaz... Peki nasıl yapılacak?

   Vallahi benim aklım almış değil. Planları ayrıntılı incelemedim. Güveniyor muyum?

   Açıkçası, bundan önce balonla falan taşımaya çalışmışlar ve benzer törenler yapmışlardı. Bütün balonlar patladı. Su denize karıştı...

   Ama kabul etmek gerekiyor; Türkiye, eski Türkiye değil... Dünyada şu anda 29 adet toplam yüz nakli yapıldı ve bunların üçünü Türkiye’deki bilim insanları gerçekleştirdi.

   Balonlar patlamış olabilir ama bu projeye daha ciddi yaklaşmak, Türkiye’nin şu andaki görüntüsünün bir gereğidir diye düşünüyorum.

    Suyun KKTC’ye taşınması eğer başarılırsa, bunu elektriğin takibi izleyecek ve bunun hem ekonomik, hem siyasi sonuçları inanılmaz büyüklükte, karmaşıklıkta olacak... Birlikte izleyeceğiz...

 

Su projesi

Eminim herkes televizyon ekranlarından, KKTC’ye Türkiye’den taşınacak suyla ilgili çalışmaları, yatırımları, temel atma törenlerini izliyordur...

   Türkiye’de özellikle İstanbul’un Marmara denizindeki adalarına ana karadan borularla su taşındığını biliyoruz... Ancak, bu taşıma, oldukça sığ sayılan sularda, toplam 22 kilometrelik bir boru hattıdır...

   Türkiye’den KKTC’ye düşünülen proje, 80 kiloemtrelik iki nokta arasından yapılıyor. Akdeniz’in bazen bin 400 metrelik derinliğe ulaşan dibinden boruları geçirmek hayal bile olamaz... Peki nasıl yapılacak?

   Vallahi benim aklım almış değil. Planları ayrıntılı incelemedim. Güveniyor muyum?

   Açıkçası, bundan önce balonla falan taşımaya çalışmışlar ve benzer törenler yapmışlardı. Bütün balonlar patladı. Su denize karıştı...

   Ama kabul etmek gerekiyor; Türkiye, eski Türkiye değil... Dünyada şu anda 29 adet toplam yüz nakli yapıldı ve bunların üçünü Türkiye’deki bilim insanları gerçekleştirdi.

   Balonlar patlamış olabilir ama bu projeye daha ciddi yaklaşmak, Türkiye’nin şu andaki görüntüsünün bir gereğidir diye düşünüyorum.

    Suyun KKTC’ye taşınması eğer başarılırsa, bunu elektriğin takibi izleyecek ve bunun hem ekonomik, hem siyasi sonuçları inanılmaz büyüklükte, karmaşıklıkta olacak... Birlikte izleyeceğiz...