Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Girne milletvekili, Meclis Başkan Yardımcısı Fazilet Özdenefe, ifade özgürlüğünün sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız veya ilgilenmeye değmez görülen ‘haber’ ve ‘düşünceler için değil, devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulandığını söyledi. Özdenefe, bunların çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleri olduğunu, bunlar olmaksızın demokratik toplum olunamayacağını ifade etti. Özdenefe bugün Meclis Genel Kurulu’nda CTP Meclis grubunun ifade özgürlüğünü suç olmaktan çıkartmak adına gündeme getirdiği “Askeri Suç ve Cezalar Yasası” ve “Ceza Yasası” ile ilgili konuşma yaptı. Yasanın Ad-Hoc Komite’de daha kapsamlı değerlendirilebileceğini kaydeden Özdenefe, komitenin Pazartesi günü çalışmalara başlayacağını açıkladı.
“Bazı hükümler modern hukuk devletlerinin gerisinde kaldı”
Özdenefe, 1983 yılında yürürlüğe giren Askeri Suç ve Cezalar Yasası’nın bazı hükümlerinin modern hukuk devletlerinin insan hakları alanında ulaştığı noktanın gerisinde kaldığını belirtti. Bu hükümlerin başında ölüm cezasına ilişkin olanlar geldiğini aktaran Özdenefe, ancak bu öneriyle Avrupa’da var olan insan hakları seviyesinde bir modern hukuk devletine sahip olunması iradesinin hayata geçirilmesi amacıyla ölüm cezası Askeri Suç ve Cezalar Yasasından çıkarıldığını söyledi. KKTC Anayasası’nın Düşünce, Söz ve Anlatım Özgürlüğünü düzenlemekte ve açık olarak ‘Düşünce suçu yoktur” demekte olduğunu belirten Özdenefe, Anayasamız ifade özgürlüğünü birçok değişik madde ile koruma altına almış ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nden (AİHS) de farklı olarak basın özgürlüğüne özel bir önem verip özel bir düzenleme de yapmıştır” dedi.
“Gazetecilik faaliyetlerini olumsuz yönde etkileyebilecek nitelikte”
Özdenefe, GKK gibi çok önemli bir kurum dahi olsa, kurum manevi şahsiyetinin AİHM’nin ortaya koyduğu içtihatların dışında değerlendirilmesi kişi hak ve özgürlükleri açısından zarar verici nitelikte ve politik eleştiriler söz konusu olduğunda basını ise gazetecilik faaliyetlerini ve kamu yararına ilişkin tartışmaları da olumsuz yönde etkileyebilecek nitelikte olduğunu vurguladı. İfade özgürlüğünün sadece lehte olduğu kabul edilen veya zararsız ‘haber’ ve ‘düşünceler için değil, devletin veya toplumun bir bölümünün aleyhinde olan, onlara çarpıcı gelen, onları rahatsız eden haber ve düşünceler için de uygulandığını anımsatan Özdenefe, “Bunlar, çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir. Bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz” dedi. Yasa’nın 29. Maddesi’nin halkı veya asker kişileri askerlikten soğutucu nitelikte yayın yapmayı, telkinde bulunmayı veya kamuya açık bir yerde söylev vermeyi 3 yılla cezalandırılabilen bir suç olarak düzenlediğini aktaran Özdenefe, “AİHM içtihatlarına bakıldığı zaman halkı askerlikten soğutma suçuna vücut verecek ifadelerin, şiddet içermesi, toplum için ağır ve kesin bir tehlike oluşturması gerektiğini belirtmiştir” şeklinde konuştu.