“Neden” sorusu Tanrı’ya en saçma gelen sorulardan biriymiş…
Kendini fazla önemseyenlerin sorusu gibi gelirmiş; “neden?”
Tüm nedenleri bir sonuca bağlamak isteyenlerin kaçırdığı şeymiş hayat. Nedenler hayatın ta kendisiyken, hayal kırıklıkları insanların asıl gücüyken…
Oysa hayatta bir şeyler olur.
Hep olur.
Hepsi senin için, ya da senin yüzünden değil..
İnan buna!
Ot gibi dursan da yağmur yağacak üzerine, yeşereceksin, sonra güneş açacak kurutacak, çatlatacak, parça parça edecek her yerini…
Yakacak!
Sonra bir gün bir kar yağışıyla bembeyaz olacak her şey.
Sanki fırtınaların üzerinden geçtiği sen degilmişsin gibi.
Biliyor musun?
Öleceksin bir gün.
O gün öleceksin ya…
Hayat boyu en çok sorduğun “neden”in en az önemli olduğunu fark edeceksin.
Soracaksın sonra Tanrı’ya…
“Neden” ama “neden” bunu bana daha önce göstermedin diye…
İşte O da o zaman anlatacak hayatta aslolanın yağmur, fırtına, güneş, bahar ve kış olduğunu sana.
Her şeyin aslında hem senin için hem de senden olabildiğince bağımsız olduğunu o gün anlayacaksın.
Hayatının hem yazarı, hem oynayanı hem de şaşıranı olduğunu…
Eğer geç kalmak istemiyorsan, şimdi koy hayat kasetini…
Ve hisset izlediğin her bir sahneyi.