BBC, İngiltere ve Avrupa'daki domates salçalarında Uygur köle işçilerin izini buldu BBC, İngiltere ve Avrupa'daki domates salçalarında Uygur köle işçilerin izini buldu

İngiltere Parlamentosu KKTC Dostluk Grubu (APPG-TRNC) Başkan Yardımcısı Lord Sharkey, Lordlar Kamarası’nda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüm ve Kıbrıs Türk halkına uygulanan haksız izolasyonlara değindi.

Sharkey, İngiliz hükümetine; Kuzey Kıbrıs’a doğrudan uçuşlara izin vererek ve yolcuların tüm bagajlarıyla birlikte İstanbul'da ek bir güvenlik kontrolünden geçmek üzere uçaktan inme zorunluluğunu ortadan kaldırarak, ekonomik açıdan hayati önem taşıyan turist akışına yardımcı olabileceği tavsiyesinde bulundu.     

Lord Sharkey, 50 yılı aşkın bir süre devam eden iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyonun tüm girişimlerinin başarısız olduğuna da işaret ederek, “Kıbrıslı Rumlar bu modelin çeşitlerini önermeye devam ediyorlar. Kıbrıslı Türklerin artık bu modeli tamamen reddetmesi ve bunun yerine 50 yılı aşkın süredir fiili durumu kabul ederek iki Devletli bir çözüm önermesi şaşırtıcı değil” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın Londra’da, parlamento ve Lordlar Kamarasında yaptığı yoğun diplomasi girişimleri ile medya toplantıları sonrası KKTC’ye yönelik haksızlıklar Lordlar Kamarasında dile getirildi.

İngiltere Lordlar Kamarası’nda konuşan İngiltere Parlamentosu KKTC Dostluk Grubu (APPG-TRNC) Başkan Yardımcısı Lord Sharkey, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın ortaya koyduğu iki devletli çözüme atıf yaparak, Kıbrıs Türk halkının üzerindeki izolasyonu dile getirdi.

Liberal Demokrat bir Lordlar Kamarası üyesi olan Lord Sharkey, konuşmasında, “Doğu Akdeniz bölgesinin farklı bir bölgesine odaklanacağım: Kıbrıs adası” ifadesiyle Kuzey Kıbrıs’a değindi.

İngiltere Parlamentosu KKTC Dostluk Grubunun sorumlu başkan yardımcısı olarak konuştuğunu ifade eden Sharkey, şöyle devam etti:

“Kıbrıs adası 60 yıldır bölünmüş durumda ve Kuzeyi bunca zamandır ambargo altında.

Kuzey Kıbrıs halkı, hiçbir hatası olmaksızın, uluslararası toplumdan dışlanmanın ve ticaretlerine uygulanan ambargoların acısını çekti ve çekmeye de devam ediyor. Geçtiğimiz yarım yüzyılda, Majestelerinin Hükümetinin garantör güç olarak önemli bir destekleyici rol oynadığı birçok yeniden birleşme girişimi yaşandı.

Tüm bu girişimler iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyonun benimsenmesine dayanıyordu ve hepsi başarısız oldu. Kıbrıslı Rumlar bu modelin çeşitlerini önermeye devam ediyorlar. Kıbrıslı Türklerin artık bu modeli tamamen reddetmesi ve bunun yerine 50 yılı aşkın süredir fiili durumu kabul ederek iki Devletli bir çözüm önermesi şaşırtıcı değil.

Nitekim, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin şimdiki Cumhurbaşkanı Sn. Ersin Tatar da tam bu platformda göreve seçilmiştir.

Adanın iki tarafı her zamankinden daha da ayrı görünüyor, Kuzey ise fakirleşiyor, ambargo altında kalıyor ve dünya ticaretinden ve finansından izole ediliyor.

Güney Kıbrıs Rum kesiminde kişi başına düşen Gayri safi yurtiçi hasıla 34 bin Amerikan Dolar civarında bulunuyor. Kuzey Kıbrıs Türk bölgesinde bu rakam bunun yarısı kadar, yaklaşık 17 bin Amerikan dolar.

Kuzeyin ekonomisi büyük ölçüde Türkiye'den gelen sübvansiyonlara bağlı. Türkiye'de enflasyon şu anda yüzde 65 seviyesinde bulunuyor ve bunun Kuzey ekonomisi üzerinde yıkıcı bir etkisi var.

Rusların ve ana karadaki Türklerin çok büyük akını nedeniyle, kendine özgü Kıbrıs Türk kimliğine ve kültürüne yönelik büyüyen bir tehdit de var. Ağustos ayında Times, 50 bin Rus'un Kuzey Kıbrıs'a taşındığını bildirdi.

BM Genel Sekreteri bu yıl 5 Temmuz'da Kıbrıs meselesine ilişkin hazırladığı raporda şunları söyledi:

‘İki taraf arasında barış sürecine ilişkin konularda esaslı bir diyaloğun devam etmemesi, ileriye yönelik görüş farklılıklarını derinleştirmeye devam ediyor. . .  Aynı zamanda, toplumlar arasındaki bölünme de daha da derinleşmeye devam ediyor.’

Bu durum, bir ay sonra, Kıbrıslı Türk güvenlik personeli ile BM barış güçleri arasında, Kıbrıslı Türklerin bölgeler arasında bölünmüş köyleri birbirine bağlayacak bir yol inşa etme girişimi nedeniyle çıkan ciddi çatışmada dramatik bir şekilde ortaya çıktı. Bu potansiyel olarak çok ciddi bir olaydı ve ne kadar hızlı ve barışçıl bir şekilde çözüldüğünü görmek cesaret verici.

Son olarak, Kuzey Kıbrıs'taki Ercan Havalimanı konusunu bir kez daha gündeme getireceğim. Doğrudan uçuşlara izin vererek ve yolcuların tüm bagajlarıyla birlikte İstanbul'da ek bir güvenlik kontrolünden geçmek üzere uçaktan inme zorunluluğunu ortadan kaldırarak İngiltere'den Kuzey Kıbrıs'a ekonomik açıdan hayati önem taşıyan turist akışına yardımcı olabiliriz. Bu, Birleşik Krallık Hükümeti'nin birkaç yıl önce ek kısıtlamalar getirmesine kadar mümkündü. Bana bu kısıtlamaların Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınan bir ülke olmaması nedeniyle var olduğu söylendi. Tayvan da tanınan bir ülke değil, ancak İngiltere ve diğer birçok ülkeden direkt uçuşlara izin veriliyor. Ercan Havalimanı neden farklı? Eğer Sn. Bakan bu soruna bir çözüm bulmak üzere buluşmayı kabul ederse minnettar olurum. Bu, Kıbrıs sorununu çözmeyecektir ancak kuzeye bir miktar ekonomik rahatlama getirecek ve pratik yardım sağlama konusundaki kararlılığımızın devam ettiğini gösterecektir.”