Azerbaycan Devlet Turizm Ajansı ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) tarafından düzenlenen ve Azerbaycan’ın Şuşa şehrinde gerçekleştirilen, "Türk Dünyasının Kültür Turizmine Bakış Açıları" konulu uluslararası konferansta, KKTC’nin kültür turizmi tanıtıldı. 
Türk dili konuşan ülkelerin ortak turizm ürünleri ve rotalarının oluşturulması konusunda fikir alışverişinde bulunmak ve iş birliği olanaklarını tartışmak amacı ile gerçekleştirilen konferansa, Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı, Turizm Tanıtma ve Pazarlama Dairesi Müdürü Mine Emiroğlu katıldı. 
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin TDT Gözlemci Üye sıfatıyla katıldığı uluslararası konferansa, Azerbaycan, Türkiye, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Macaristan'ın resmi kurumlarının temsilcileri, kültürel miras uzmanlarının yanısıra, Azerbaycan Devlet Turizm Ajansı Başkan Yardımcısı Azade Hüseynova ile Şuşa Şehri Devlet Koruma Dairesi İcra Direktörü Tural Novruzov’da katıldı. 

Girne Antik Liman’daki ahşap rıhtım yenilenecek Girne Antik Liman’daki ahşap rıhtım yenilenecek

Mine_kktc_turizm
EMİROĞLU; “ZENGİN KIBRIS TÜRK KÜLTÜRÜ İLE KKTC’DE MUHTEŞEM SEYAHAT ANILARI OLUŞTURACAKSINIZ”
Başbakan Yardımcılığı, Turizm, Kültür, Gençlik ve Çevre Bakanlığı, Turizm Tanıtma ve Pazarlama Dairesi Müdürü Mine Emiroğlu, konferansta yaptığı konuşmasında, KKTC’nin kültürel zenginliğinin, turizmin en önemli argümanı olduğunu belirterek, KKTC turizmi ve Kıbrıs Türk kültürü hakkında geniş bilgi verdi. 
Emiroğlu konuşmasında, “Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY, 1993 yılında, kurulduğu tarihten itibaren Türk Devletleri ve Türk dili konuşan halklar arasındaki kültürel entegrasyon için başta üye ülkelerin kültür bakanlıkları olmak üzere üniversiteler, yerel yönetimler ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarıyla yakın iş birliği içerisinde bu misyonu gerçekleştirmeye çalışmaktadır.
Kültürel alandaki gelişmelerde Türk devletleri tarafından kurulan TÜRKSOY, Türk Akademisi, Türk Kültür ve Miras Vakfı gibi kurumların yanı sıra, Türkiye’nin kurumları olan TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, Maarif Vakfı ve Yunus Emre Enstitüsü gibi kültürel faaliyetlerde bulunan kurum ve kuruluşların önemli misyon üstlendiğini belirtmek gerekmektedir.
Tüm Türk halklarının ortak tarih, dil, kültür, gelenek ve değerleri temelinde çok taraflı iş birliğini ilerletme hususundaki kararlılığımız tamdır.
Farklı coğrafyalarda yaşayan Türk topluluklarının bulundukları çevrelerden etkilendiklerinden dolayı kültürel çeşitlilik ortaya çıkmıştır. Çin’den Avrupa’ya, Sibirya’dan Hindistan’a uzanan geniş bir coğrafyada çeşitli etnik ve dini kültürle temas edildiği düşünüldüğünde bu farklılaşmanın nedenleri daha iyi anlaşılacaktır. Dolayısı ile birbirimizin arasındaki etkileşimi arttırabilmek için de tanıtım faaliyetleri önem arz etmektedir. Bu kapsamda bence turizm baş aktör olmalıdır. Turizm sayesinde, kültürlerimizi daha yakından tanıyabilir, benzer yönlerimizi tespit edebilir ve farklılıklarımızın tadını çıkartabiliriz” dedi.
Emiroğlu konuşmasına şöyle devam etti; “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için birinci öncelik olan Ekonomik Kalkınma hamlesindeki en önemli “Stratejik Kalkınma Sektörü” olan Turizm, tek başına KKTC dış ticaret açığının yaklaşık yarısını karşılamaktadır.
Gerçek bir turizm adası olan KKTC, doğal ve kültürel güzelliklerinin yanında, eşi benzeri olmayan, tarihi öneme sahip bir destinasyondur. 
Akdeniz çanağında çok büyük bir rekabetin olduğu ve dünyanın en çok turist çeken kıtasında yer alan KKTC, rakiplerinden daha çok dıştan gelen olumsuz etkenler ile karşı karşıya kalmaktadır.
İzolasyonlar ve buna bağlı olarak direk uçuşun olmaması, KKTC turizminin daha da gelişmesinin önündeki en büyük engeldir. 
KKTC Turizm Bakanlığı, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, TGA ile işbirliği içerisinde, Türkiye için ayrı, Avrupa için ayrı tanıtım ve pazarlama stratejileri belirlenmiş olup, Ülkemizin ve Şehirlerimizin Markalaşması ayrı ayrı Tanıtılması için büyük bir çalışma başlatılmıştır. KKTC’de turizm sektörünün sürdürülebilir dönüşümünün teşvik edilmesi ve ülke tanıtımının yeniden planlanması amacıyla toplantılar yapılmış, TC_KKTC Kültür ve Turizm Ortak Çalışma grubu 1. Toplantısını yapmıştır. Bu bağlamda “Kuzey Kıbrıs Destinasyon Pazarlama Programı” adı altında sistematik bir çalışma başlatılması kararı alınmıştır.
Ocak-Eylül 2023 Turizm İstatistikleri Raporu’na göre Ocak-Eylül 2023 döneminde ülkeye gelen yolcu sayısında 2022 yılı aynı döneme göre %35,3 oranında artış olmuş ve 1.328.518 olarak gerçekleşmiştir. Salgın öncesi (2019 yılı) aynı döneme göre ise %2,6 oranında artış yaşanmıştır. 
Bakanlığımızdan belgeli turistik konaklama tesislerinde konaklayan kişi sayısının Ocak-Eylül 2023 döneminde 905.931 olduğu tahmin edilmektedir. 2022 yılı aynı döneme göre %22,5 oranında olmuştur. 2019 yılı aynı döneme göre bakıldığında ise %6,8 oranında artış yaşanmıştır.  Geceleme sayısında ise 2023 yılı ilk 9 aylık dönemde 2022 yılına göre %15,0 oranında artış olmuş, 2019 yılı aynı dönemin ise %95ine ulaşılmıştır. Turistik konaklama tesislerindeki doluluk oranı Ocak-Eylül 2023 döneminde %45,0 olmuş, 2022 yılına göre %6,6 oranında artış yaşanmış, 2019 yılı aynı dönemin ise %89,0’una ulaşılmıştır.
Ülkelerine göre KKTC’ye gelen turist sayısına baktığımızda Türk Dünyasından gelen turist sayısının istenen seviyede olmadığı görülmektedir. Türk Dünyası turist sayılarını karşılıklı olarak artırmamız önemlidir. Bu sayede, kültürel ve sosyal anlamda yakınlaşma daha da derin bir noktaya geleceği inancındayım.  
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, altın renkli ıssız kumsalları, muhteşem dağları, kaleleri, manastırları ve ender görülen bitki türleri ile kalabalıklardan uzak huzurlu bir tatil yapmanızı sağlayacaktır. Kuzey Kıbrıs insanı misafirperverliğini size göstermeye hazırdır. 
KKTC, eşsiz doğal güzellikleri ve 9,000 yıllık tarihi zenginlikleriyle Akdeniz’in tertemiz mavi sularında, Türkiye kıyılarından sadece 60 kilometre ötededir. KKTC sıcak insanı, kirlenmemiş ve bozulmamış doğal güzellikleri ile sizi kucaklayacaktır. Yürekten inanıyorum ki güneşin, kumun ve denizin yanında, gastronomisi, tarihi, doğal güzellikleri ve özellikle zengin kültürü ile KKTC’de muhteşem seyahat anıları oluşturacaksınız.           
Bu bağlamda, kültürün turizmin tanıtımında rolü büyüktür. KKTC’de Lefkara adı ile anılan dantel, önemli bir nakış türüdür ve ülke çapında işlenmektedir. Bugün Lefkara işleri, Osmanlı döneminde yapılan bir kervansaray olan ve Lefkoşa'nın tarihi merkezinde yer alan Büyük Han ve Arasta'da satılmaktadır. 
Dantelin 700 yıldan daha eski olduğuna ve Venedik ve Kıbrıs Türk kültürünün bir sentezi olduğuna inanılıyor.
"Lapta işi" olarak da bilinen Lapta danteli, yalnızca Kıbrıslı Türklere özgü bir el sanatıdır ve çoğunlukla Lapta çevresinde yapılmaktadır ve benzersiz desenlere sahiptir. İpek böceği kozalarından yapılan "Koza işi", kozalar ile yapılan çeşitli panolar tepsiler ve bardak altlıkları da Kıbrıs Türk el sanatlarının özgün örneklerinden biridir. 
Sulak alanlarda bulunan sazları, samanları, hurma ağaçlarının dallarını ve diğer dalları birbirine örmek, sepet ve süs eşyaları yapmak KKTC’de yaygın bir el sanatıdır. Geleneksel olarak Kıbrıslı Türk kadınlar tarafından belirli bir tür buğdayın sapından yapılan özgün tasarımlarla bezenmiş benzersiz bir şekilde tasarlanmış sestalar muhteşem örneklerdir. Kıbrıs Türk kültüründe geleneksel olarak önemli ve sembolik bir ürün olan iskemle örücülüğü ise sazlıktan ve kamıştan üretilmektedir. Bu sandalyeler, standart mobilya olarak kabul edilirlerdi ve geleneksel olarak neredeyse her evde bulunurdu. 
KKTC’de geleneksel el sanatları genellikle Devlet ve yerel Yönetimler tarafından düzenlenen kadın köy kurslarında öğretilir ve uygulanır ve kültür merkezlerinde sergilenir. Belediyeler tarafından düzenlenen herkese açık kurslar ve el sanatlarını tanıtan ve üreten bazı dernekler de vardır. 
Mâni, Kıbrıs Türk kültüründe geleneksel sözlü edebiyatın önemli bir biçimidir. 20. yüzyılda Kıbrıs Türk toplumunun dönüşümünden önce, kış geceleri geleneksel olarak aile ile birlikte geçirildi ve aile üyeleri eğlence için maniler, bilmeceler ve halk masalları alışverişinde bulunurdu. 
Kıbrıs Türk Mutfak kültürü çok zengindir. Kıbrıs adasını çeşitli zamanlarda yönetmiş olan birçok medeniyetlerin bir sonucu olarak, Kuzey Kıbrıs Türk mutfak kültürünün bugünkü zenginliği beraberlerinde getirdikleri kendi kültürlerini burada yaşatırken, adada karşılaştıkları yeni malzemelerden çeşitli yiyecek-içecekler yaratmış, mutfak kültürlerine yeni tatlar, yeni değerler katmışlardır. Beslenme kültürü sürekli etkileşime açık olduğundan, komşu kültürleri etkilerken, onlardan kendi inanışlarına, kendi zevklerine uygun olanları almış, bunları kültürlerine uyarlamışlardır. Kıbrıs Türk mutfağının bugünkü zenginliği bu uyumlu sentezde aranmalıdır. Ayrıca tarih boyunca Akdeniz çevresinde yapılan birçok savaş ve göç ada üzerinden olmuş, bu durum ada mutfağını çok kültürlü bir yapıya kavuşturmuştur.
Dört yüzyılı aşkın bir süre Anadolu’dan Kıbrıs adasına yapılan göçler, adada yeni bir mutfak kültürü yaratmıştır. Kıbrıs’a yapılan zorunlu ve gönüllü iskânlarda yerleştirilen Türk nüfusu Anadolu’nun sadece bir yöresinden olmamış, Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli yerleşme yerlerinden getirilen topluluklar mutfak kültürü ve yemeklerinin çeşitlenmesini sağlamıştır. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Mutfağı’nın tam bir envanteri yapılsa Anadolu’nun batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine birçok yemeğin Ada’da canlı bir şekilde yaşadığı görülür. ‘Tatlı yiyelim tatlı konuşalım’ ve ‘bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır’ sözlerini ben böyle açıklıyorum.   
Dünyadaki birçok ülkenin nesilden nesle aktarılan geleneksel bir dansı bulunmaktadır ve Kuzey Kıbrıs’ta da durum aynıdır. Dans etmek Kuzey Kıbrıs’ta bir yaşam biçimidir ve kınada, düğünde, festivalde, hatta hasat zamanında bile mutluluk ve övünç duygularını ifade etmek için dans edilir. Farklı danslar, eski geleneği anlamanıza inanılmaz bir fırsat sunmaktadır. Yıl boyunca düzenlenen Etkinlik ve Festivellerin tarihlerini önceden öğrenerek, Kuzey Kıbrıs’a bir sonraki ziyaretinizi canlı kültürel bir deneyimle aynı zamana denk getirebilirsiniz.
TÜRKSOY’un girişimi üzerine Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Şuşa kentinin "Türk Dünyası 2023 Kültür Başkenti" ilan edilmesini memnuniyetle karşıladık. Ayrıca Türkmenistan'ın Anev kentinin "2024 Türk Dünyası Kültür Başkenti" ve Kazakistan Cumhuriyeti'nin Aktau kentinin "2025 Türk Dünyası Kültür Başkenti" olarak kabul edilmesini sevinçle karşıladık. Umarım bir gün de KKTC’nin de bir kenti kültür başkenti olarak kabul edilir. 
Azerbaycan’daki Sheki Kervansaray ve KKTC, Lefkoşa’daki Büyük Han Kervansarayı nasıl bir birine benziyorsa,  alfabelerimizdeki bazı kelimeler nasıl aynı veya benziyorsa, bizim kültürümüzde zor durumu çözmek için nasıl ailelerin en yaşlılarına danışılırsa ve Türk Devletleri Teşkilatında Aksakallar Konseyi varsa, sizler nasıl silaha çok meraklı iseniz ve bizde de nasıl çok sayıda avcı varsa, sizlerde nasıl birçok kapalı çarşı varsa ve bizde de benzerleri varsa, bizler Ramazanı nasıl karşılıyorsak sizler de karşılıyorsunuz, tüm bunlar kültürel olarak ne kadar yakın olduğumuzu gösterir.  
Ayrıca, Türk Devletleri Teşkilatı Astana Kazakistan 10. Zirve Sonuç Bildirisinin 94. Maddesi bağlamında “Üye ve Gözlemci Devletlerin kamu ve özel sektörden temsilcilerinin katılımıyla 7-12 Mayıs 2023 tarihleri arasında Macaristan’da başarılı bir TDT turizm eğitimi programı düzenlenmesini takdir ettiklerini ve ilgili makamlara turizm profesyonelleri arasında bağlantı kurma olanaklarını artırmak üzere eğitim programları düzenlemeleri talimatı” verilmiş olması ile ilgili sizlerle işbirliğine hazır olduğumuzu belirtmek isterim.
Ayrıca, Türk Devletleri Teşkilatı Astana Kazakistan 10. Zirve Sonuç Bildirisinin 100. Maddesi bağlamında Dünya çapında Türk kültür mirasına yönelik her türlü vandalizm veya zarar verme eylemini, bu mirasın kaybolmasını, tahrip edilmesini, ortadan kaldırılmasını, çalınmasını, yağmalanmasını, yasadışı taşınmasını veya kötüye kullanılmasını kınadıklarını ve Türk halklarına, gelecek nesiller için önemini anlayarak bu ortak mirasının korunması ve tanıtılması ile ilgili faaliyetlerin artırılması çağrısını destekleyip hayata geçirmeye çalışıyoruz. Her fırsatta adanın Güneyinde kalan bir Osmanlı Vakıf eseri olan Köprülü camisinin Rum ırkçılar tarafından molotof kokteyl ile yakılmaya çalışılmasını KKTC Dışişleri bakanlığı nezdinde protesto ettik. KKTC’de bulunan ve tüm tarihi eserleri özenle korumaya ve gelecek nesillere güçlü bir şekilde devretmeye hazırlanıyoruz.  
Konuşmamın sonunda, İzolasyonlara maruz bırakılan, sosyal, kültürel ve sportif bir çok uluslararası organizasyonlarda olduğu gibi, siyaseten uluslararası toplum tarafından tanınmamış bir Türk devleti olan KKTC’nin, turizm ve kültürünü tanıtmak fırsatı verdiğiniz için teşekkür eder, tüm Türk Dünyasını KKTC’ne davet etmekten mutluluk duyarım” dedi. 
Konuşmaların ardından, konferansa katılan TDT üye ülke temsilcileri anı fotoğrafı çektirdi.

Editör: Zorlu Cezaroğlu