21-25 Aralık Şehitler Haftası nedeniyle Şehitler Anıtı önünde tören düzenlendi 21-25 Aralık Şehitler Haftası nedeniyle Şehitler Anıtı önünde tören düzenlendi

Halkın Partisi, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi Başkanı Özgül Ezgin, “25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü” çerçevesinde, dünya genelinde kadına yönelik şiddete genel bir bakış sunmayı, yaygınlığını, nedenlerini, olumsuz sonuçlarını ve 2023 yılı için ortaya konan çözümleri inceleyen komite çalışmasının bir özetini kamuoyu ile paylaştı. HP Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi tarafından yapılan çalışmaya dair Başkan Özgül Ezgin kadına yönelik şiddete karşı mücadele hakkında detaylı bilgi ve değerlendirmeler ortaya koydu. Ezgin açıklamasında aşağıdaki ifadelere yer verdi:

“BU ŞİDDETİN SEBEPLERİNİ, SONUÇLARINI VE DÜNYADAKİ DURUMU DİKKATE ALMALIYIZ!

 
“Kadına yönelik şiddet, 2023'te hala küresel bir salgın niteliğinde ve milyonlarca kadının hayatını derinden etkilemeye devam ediyor. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, dünya genelinde en yaygın insan hakları ihlallerinden biri olarak devam ediyor. Fiziksel, cinsel, psikolojik ve diğer türlerdeki şiddet, yaş, sosyal sınıf ve etnik köken fark etmeksizin kadınları orantısız şekilde etkiliyor.
 
BM Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddet Özel Raportörü Reem Alsalem, Birleşmiş Milletler 2023 Ekim Genel Kurulu'nda kadınların cinsiyetleri ve toplumsal cinsiyetleri nedeniyle öldürülmeye devam ettiğini ve bu durumun kadınları daha savunmasız hale getirdiğini belirtti. Ayrıca, dünya genelindeki savaşlar, iklim değişikliği, yoksulluk ve salgın gibi krizlerin, kadınları ve kız çocuklarını eşit olmayan bir şekilde etkilediğine dikkat çekti.
 
Yaklaşık 736 milyon kadının hayatlarında en az bir kez, özellikle fiziksel ve/veya cinsel yakın partner şiddeti, partner dışı cinsel şiddet veya her ikisine de maruz kaldığı tahmin ediliyor. Bu rakam cinsel taciz durumlarını içermiyor. Şiddete maruz kalan kadınlarda depresyon, anksiyete bozuklukları, plansız gebelikler, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ve HIV oranlarının, şiddet sona erdikten sonra da devam edebilecek birçok sağlık sorunundan daha yüksek olduğu belirtiliyor.
 
Kadına şiddet; yoksulluk, eğitim eksikliği, çocuk evlilikleri, ayrımcılık ve eşitsizlik gibi birden fazla sosyal sorunla kesişmektedir.
 
Belirtileri ve riskleri bölgeler, kültürler ve gelir düzeyleri arasında çeşitlilik gösterse de kadına yönelik şiddet, kadınların özgürlüğünü ve potansiyelini sınırlayan küresel bir bela olarak varlığını sürdürmektedir.
 
A. Kadına ve Kız Çocuklarına Şiddetin Kıtalara Göre Yaygınlığı
 
Kadına yönelik şiddet yaygın olmaya devam etmekle birlikte, trendler ve ciddiyet bölgelere göre farklılık gösterir.
 
1. Afrika:
   - Uganda, Kamerun ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi birçok Afrika ülkesinde kadına yönelik şiddet yüksek.
   - Yakın partner şiddeti %45’ten fazla; cinsel şiddet de Botsvana, Kenya ve Güney Afrika’da yaygın.
   - Kadın sünneti, çocuk yaşta evlilik ve insan ticareti gibi sorunlar da mevcut.
   - Aile içi şiddet sıkça bildirilmemekte ve kadınlar ücretsiz bakım işlerini yükleniyor.
2. Asya:
   - Aile içi şiddet en yaygın; bazı ülkelerde kadınların %70’i bu şiddete maruz kalıyor.
   - Çeyiz şiddeti ve asit saldırıları Güney Asya’da sorun.
   - Cinsiyet seçici kürtaj, cinsiyet oranlarını etkiliyor.
   - İşyerinde taciz ve cinsel şiddet bildirilmemiş sorunlar.
3. Avrupa:
   - Ülkeler arasında kadına yönelik şiddet farklılık gösteriyor.
   - Aile içi şiddet Fransa, Almanya, İsveç ve Birleşik Krallık’ta yaygın.
   - Mülteci krizi göçmen ve mülteci kadınlar için şiddeti artırdı.
   - Kadınlar çevrimiçi taciz ve seks ticareti riskinde.
4. Latin Amerika:
   - Kadına ve kız çocuklarına yönelik şiddet oranları yüksek.
   - Kadınların yarısı aile içi şiddete maruz kalıyor; kadın cinayetleri ciddi sorun.
   - Çete şiddeti ve uyuşturucu kaçakçılığı kadınlara zarar veriyor.
   - Göç sırasında kadınlar insan ticareti ve cinsel saldırı riskiyle karşı karşıya.
5. Kuzey Amerika:
   - ABD ve Kanada’da kadınların %35’i aile içi şiddete maruz kalıyor.
   - Üniversite kampüslerinde ve iş yerlerinde cinsel şiddet artıyor.
   - Ötekileştirilmiş gruplar yüksek şiddet riskinde: Amerikan yerlileri, belgesiz göçmenler ve trans kadınlar.
   - #MeToo hareketi kadınlara yönelik şiddete dikkat çekti; yasal değişiklikler şiddeti azaltmaya çalışıyor.
 
B. Kadına Yönelik Şiddetin Sebepleri Nelerdir?
 
Kadına yönelik şiddetin sebepleri oldukça karmaşıktır ve sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik faktörler etkili olabilir. Bunlar arasında şunlar yer alır:
 
1. Cinsiyet Eşitsizliği: Toplumsal normlar ve cinsiyet stereotipleri, kadına yönelik şiddetin devam etmesine katkıda bulunur.
2. Kültürel ve Sosyal Normlar: Bazı gelenekler ve inançlar, şiddeti normalleştirir veya hoş görmesiyle şiddet devamlılığına sebep olabilir.
3. Eğitim ve Güçsüzlük: Eğitim ve ekonomik fırsatlara sınırlı erişim, kadınları şiddete karşı savunmasız hale getirebilir. Eğitim eksikliği, finansal bağımsızlık eksikliği ve saldırganlara bağımlılığı artırabilir.
4. Ayrımcılık ve Ataerkil Düzen: Kadınlara yönelik ayrımcılığı ve hak sınırlamalarını içeren sistemler, şiddeti tetikleyebilir.
5. Aile ve İlişki Dinamikleri: Sorunlu aile ortamları ve güç dengesizliği, istismar edici davranışlara yol açabilir.
6. Medya Etkisi: Medyanın şiddeti normalleştirme veya yansıtma etkisi, toplumsal tutumları şekillendirebilir.
7. Psikolojik Faktörler: Tedavi edilmemiş zihinsel sağlık sorunları, stres, travma veya madde bağımlılığı şiddetli davranışlara katkıda bulunabilir.
8. Yasal ve Kurumsal Engeller: Yetersiz yasalar, eksik uygulamalar ve destek sistemlerine erişimde sınırlılık, kadınların yardım talep etmesini zorlaştırabilir.
9. Yoksulluk: Yoksulluk ve ekonomik bağımlılık, kadınları şiddete karşı savunmasız kılar. Yoksulluk, şiddete maruz kalma riskini artırabilir ve yardım aramayı zorlaştırabilir.
10. Çatışma/Kriz Durumları: Çatışma ve krizler, kadınlara yönelik şiddet riskini artırabilir. Acil durumlarda kadınlar için hizmetlerin ve güvenliğin öncelikli olması gerekmektedir.
Kadına yönelik şiddetle mücadele, toplumsal tutumları değiştirme, kadınları güçlendirme, yasaların uygulanmasını sağlama, destek hizmetlerinin sunulması, cinsiyet eşitliği ve insan haklarına saygıyı teşvik etme gibi kapsamlı bir yaklaşım gerektirir.
 
C. Şiddetin Kadınlar Üzerindeki Etkisi
 
Kadınlara yönelik şiddet, fiziksel ve zihinsel sağlık üzerinde ciddi sonuçlar doğurur. Bu şiddete maruz kalan kadınlar, yaralanmaların yanı sıra psikolojik travmalar yaşayabilirler. Bu durum, iş yapma, eğitim ve toplumsal katılım konusunda zorluklar yaşamalarına neden olur. İstismar gören kadınlar genellikle desteksiz kalma ve damgalanma ile karşılaşırlar, bu da şiddetle ilişkilerinden ayrılmaları zorlaştırabilir. Ayrıca, şiddet kadınları evsizlik, yoksulluk ve daha fazla şiddet riskine karşı savunmasız hale getirir. Şiddetin sonuçları geniş kapsamlı olup, kadınların sağlık, güvenlik ve toplumsal hareketliliğini tehlikeye atarak cinsiyet eşitliğini engeller. Bu nedenle, şiddetle mücadele kadınların dünya çapında güçlenmesi için kritiktir.
 
D. Şiddetin Topluluklar ve Toplumlar Üzerindeki Etkisi
 
Kadınlara yönelik şiddet, bireysel düzeyde olduğu kadar toplumda da önemli bir kamu sağlığı sorunudur. Bu şiddetin toplumsal etkileri şu şekilde özetlenebilir:
1. Kamu Sağlığı Yükü: Şiddet, fiziksel ve zihinsel sağlık sorunlarına, kronik hastalıklara ve ölüme sebep olabilir. Bu durum sağlık sistem kaynaklarını tüketir, iş gücü verimliliğini azaltır ve yaşam kalitesini düşürür. Acil servisler, sağlık hizmetleri ve rehabilitasyon için büyük maliyetler ortaya çıkar.
2. Ekonomik Maliyetler: Şiddetin finansal etkisi büyüktür. Devamsızlık, düşük verimlilik, kayıp ücretler ve şiddet görenlerin yeni eğitim ve istihdam ihtiyaçları, ciddi ekonomik sorunlara yol açabilir. Ayrıca, yasal hizmetler, sığınma evleri ve hukuki yaptırımlar gibi masraflar ekonomiyi etkiler.
3. Kuşaklar Arası Şiddet: Ev içi şiddet gören çocuklar ilerleyen yaşlarda kurban veya suçlu olma olasılığı daha yüksektir. Şiddetin mağduru olan çocuklar ileride şiddet uygulama veya mağdur olma riskiyle büyürler. Bu durum toplumların güvenliği ve istikrarını uzun vadede tehdit edebilir.
 
Kadınlara yönelik şiddetin toplumsal etkileri, sağlık, ekonomi ve toplumun istikrarı üzerinde olumsuz bir etki yaratır. Bu sorunla mücadele, kadınlar ve toplum genelinde güvenli, sağlıklı, üretken ve adil bir ortam oluşturmak için önemlidir.
 
E. 2023 Yılında Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İlerleme ve Değişim Ne durumdadır?
 
Kadına yönelik şiddetle mücadelede son yıllarda bazı ilerlemeler yaşanmış olsa da 2023 itibarıyla küresel düzeyde devam eden zorluklar mevcut. Birçok ülke, cinsiyete dayalı şiddeti önlemeye ve suçluları cezalandırmaya yönelik yasal düzenlemeler yapmış, ulusal eylem planları oluşturmuş ve farkındalık kampanyaları başlatmıştır. Ancak, kazanılan hakların kaybedilmemesi için kadınlar tekrar mücadele etmek zorunda kalmıştır. Son on yılda neredeyse 50 ülke, ev içi şiddetle mücadelede yasal düzenlemeler geçirmiş ve ulusal eylem planları oluşturmuştur. Ancak, muhafazakarlık ve otoriter rejimlerin yükselişi, kadın haklarını olumsuz etkilemiştir. Örneğin, kürtajın yasaklanması çalışmaları, İstanbul Sözleşmesi'nin feshi, Taliban Rejiminin kadınları toplumsal yaşamdan silmesi gibi durumlar, kadınların haklarını tehdit etmiştir.
 
2022'deki pandemi ve ekonomik sıkıntılar, Ortadoğu'daki güç savaşları ve işgal edilen ülkelerdeki kadın ve çocuklara yönelik şiddeti artırmıştır. Bu sebeplerle, 2023 itibarıyla kadına yönelik şiddet halen ciddi bir sorun olarak devam etmektedir. Bazı ilerlemeler olsa da kadına yönelik şiddetle mücadelede tutumları değiştirmek, yasaları uygulamak, destek hizmetleri sağlamak, adalete erişimi sağlamak ve kadınların güçlenmesinin önündeki engelleri kaldırmak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç bulunmaktadır.
 
F. Mücadelenin Başarıya Ulaşması için Neler Yapılmalıdır?
Yasaların Uygulanması: Birçok ülkede aile içi şiddete, cinsel istismara, tacize ve kadınlara yönelik diğer suçlara karşı yasalar mevcuttur. Ancak uygulama tutarsız olmaya devam ediyor. Polis şikayetleri ciddiye almayabilir veya vakaları uygun şekilde ele alacak eğitimden yoksun olabilir. Yargı sistemleri sıklıkla failleri gerektiği gibi kovuşturma ve mahkum etme konusunda başarısız oluyor.
Kırsal Alanlara Ulaşmak: Kadına yönelik şiddeti azaltma çabaları genellikle kentsel alanlarda yoğunlaşmaktadır. Kırsal topluluklardaki kadınlar izole durumda ve yetersiz hizmet alıyor. Sosyal yardım kampanyaları, mağdurlara yönelik hizmetler, hukuki yardım ve polislik hizmetleri şehirlerin dışında sınırlıdır. Destek ağlarının kırsal bölgelere kadar genişletilmesi için daha çok girişime ihtiyaç vardır.
Eğitim İhtiyacı/Farkındalık: Yerleşmiş kültürel önyargılar kadına yönelik şiddeti körüklemeye devam ediyor. Eğitim kampanyaları uzun vadede zihniyetleri ve sosyal normları değiştirmelidir. Okulların erkek çocuklarına kadınlara eşit olarak saygı duymayı öğretmesi gerekiyor. Toplum çapındaki çabalar, erkeğin üstünlüğü ve kadının itaati kavramlarına meydan okumalıdır.
Kadınların Ekonomik Kaynak Eksikliği: İstismara maruz kalan kadınların çoğu mali bağımsızlıktan, istihdam fırsatlarından, sosyal destekten veya haklarına ilişkin bilgiden yoksundur. Mesleki eğitim, mikro krediler, danışmanlık, yardım hatları ve barınma evlerinin sağlanması kadınlara seçenekler sunulmasına yardımcı olabilir. Ancak düşük gelirli bölgelerde erişim sınırlı olmaya devam ediyor. Kadınları güçlendirmek ve ekonomik açıdan istismarcılara bağımlılığı azaltmak için daha fazla girişime ihtiyaç vardır.
Dünya çapında neredeyse her 3 kadından 1'i yaşamları boyunca fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. Bazı bölgelerde kadınların %70'e varan oranda istismara uğramasıyla daha yüksek oranlar görülüyor. Şiddetin kadınlar, çocuklar, aileler ve topluluklar üzerindeki etkisi yıkıcıdır. Bariz fiziksel ve psikolojik travmanın ötesinde, uzun vadeli ekonomik ve sağlık sonuçları da vardır. Savunuculuk ve mevzuat yoluyla bir miktar ilerleme kaydedilmiş olsa da, zorluklar hala çözülmemiş durumdadır. Tutumları değiştirmek, yasaları uygulamak, destek hizmetleri sağlamak, adaleti sağlamak ve kadınların güçlenmesinin önündeki engelleri kaldırmak için dünya genelinde acilen çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.