GÜNDEM

Fidan’a onay verildiği iddiası EDEK ve DİKO’nun tepkisine yol açtı

“Türk tarafının endişelerini gidermek için daha önce İngilizler tarafından dillendirilen fikirler ‘dönüştürülüyor’”

BM Genel Sekreteri’nin Kişisel Temsilcisi Maria Angela Holguin’in ardından bayrağı, tarafları Eylül sonlarında müzakere masasına getirmek isteyen Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo’nun devraldığı haber verildi, uluslararası arabulucuların Türk tarafını ikna etmek için “muteber yem” aramakta olduğu öne sürüldü.

Haftalık Kathimerini “Üçlü Görüşme Bayrağı DiCarlo’da… Türkiye İçin ‘Muteber Yem’ Aranıyor” başlıklı haberinde, Holguin’in Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis’i 13 Ağustos’ta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’le bir araya getirme çabasının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından uluslararası arabulucuların şimdi de yeni bir çözüm çabasında olduğunu ve Türk tarafını masaya oturtmak için “muteber yem” aradığını yazdı. Gazete, Rosemary DiCarlo’nun Eylül ayı sonuna kadar zamanı olduğunu ve Holguin’in “Ağostos’ta başaramadığını başarmak istediğini yazdı.

Türk tarafının, müzakerelerin yeniden başlamasını, çabanın sonucundan bağımsız olarak Kıbrıs Türk tarafının tescil edilmesine bağlamaya devam ettiği iddia edildi.

Bu kapsamda son haftalarda Türk tarafının endişelerini gidermek için, daha önce de İngilizler tarafından dile getirilen bazı fikirlerin “dönüştürülmekte olduğunu” savunan gazeteye göre, bu fikirler, Türk endişelerini yatıştıracak bazı açıklama veya davete atıf yapıyor.  Kaygan zeminde, nabız tutma aracı ve perde gerisi görüşme olsa da olası bir açıklamanın içeriği/söylemi Türk tarafının kaygılarını ne derece giderirse Rum tarafında da aynı ölçüde kaygıya sebep olacak.

Gazete, buna gerekçe olarak “açıklama ya da davetin, Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarının, Kıbrıs sorununun çözümünden bağımsız olarak, doğrudan ticaret, direkt uçuş ve uluslararası toplumla direkt ilişki aracılığıyla ortadan kaldırılmasını resmedeceğini, bunun da egemen eşitlik görüntüsü yaratmakla kalmayıp, Türk tarafına önemli bir avantaj sağlayacağını” yazdı. İzolasyonların kaldırılmasını, Türk tarafının müzakere masasında, başından sonuna kadar olumlu tavır sergilemesine bağlayan fikirler de olduğunu ekledi.

Rum tarafının, bütün bunlara hazırlıklı görünmediğine işaret edilen haberde, Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis’in çelişkili  açıklamalar yaptığını yazdı. Türk tarafının şartlarının 2017’deki gibi olmayacağını ve masaya Guterres Çerçevesi’nin de geleceğini söyleyen Rum liderin, verecek cevabı olmadığını bildiği halde müzakerelere Crans Montana’da kalınan yerden yeniden başlamaya hazır olduğunu tekrarlamakla yetindiğine dikkat çekildi.

Habere göre, müzakerelerin hemen başlamasını istediğini söyleyen Rum tarafının olası yeni bir müzakere sürecine Türk tarafının katılması için inşa edilmeye çalışılan çerçeveyi yönetecek durumda olmadığı kaydedildi.

Gazete, geçen haftaki sayısında da yer verdiği gibi, Rum tarafının Güney Kıbrıs’ın AB’ne katılım sözleşmesinin 10. Protokolü çerçevesinde KKTC’den uçuşlar ve ticaret konusunda bazı düşünceleri olduğunu ancak uçuşlar ve ticaretin direkt değil, Rum yönetimi şemsiyesi altında olacağına dikkat çekti. Türk tarafının bunu kabul edeceğinin şüpheli olduğunu da yazan gazete, AB Komisyonu tüzüğünün hedefinin de doğrudan ticaret olduğunu ve bunun kabul edilmesi halinde KKTC’nin "Tayvanlaşacağı" görüşünü ortaya koydu.

Gazete, Maria Angela Holguin başta olmak üzere arabulucuların müdahil taraflarla istişare düzeyinin “soru işareti yarattığını” öne sürdü. Üçlü görüşme konusunda nabzı yoklandığında, Holguin’in bu üçlü görüşme kesinmiş gibi Türkiye ile bir çeşit uzlaşı sağladığının düşünüldüğünü yazan gazete, Ankara’nın verdiği görüntünün veya Rum yönetiminin Türk tarafının tavrı konusunda Holguin’den edindiği izlenimin “erozyona uğradığını", sorumlunun da Holguin olduğunu yazdı.

“Holguin’in bir haftadan uzun bir süre Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile telefon görüşmesi yapmaya çalıştığını ancak Tatar’ın, telefonlarına cevap bile vermediği” iddia edildi.

“Eylül ayının son 10 gününde açılması beklenen kapalı dosyanın içeriği”

Öte yandan, Politis, BM’nin üçlü görüşmenin 13 Ağustos’ta yapılmamasından büyük bir hayal kırıklığı ve Rum iç cephesindeki oyunlardan rahatsızlık duysa da “taraflar, geçen Salı günü (13 Ağustos) başlamadıklarına Eylül ayının son on gününde BM Genel Kurulu çerçevesinde başlamaya hazır olsunlar” mesajı verdiğini yazdı.

Diyalog, daha çok da üçlü görüşme planları ve bütün unsurların, iptal olan üçlü görüşmeyi belirleyecek kapalı bir dosyada bulunduğunu yazan gazete, Eylül’deki görüşmede de kullanılacağını ima ettiği bu dosyanın içeriğini de özetle şöyle aktardı:

"İlk aşama, iki temel konu yönetim ve güvenlik ekseninde bir görüşmedir. Hristodulidis, Genel Sekreter ve Atina’ya ‘güvenlik ve garantiler' konusunda tatmin edilirse yönetimi görüşmede hiçbir sorun olmadığını ilettiği için, bu iki konu yeniden gündeme gelecek. Guterres Çerçevesi’nin geriye kalan 4 temel başlığa ise, birkaç haftadan fazla sürmemesi öngörülen müzakere gruplarının görüşmeleri sonrasında girilecek. BM’nin ABD ve AB’nin iş birliğinde incelediği yeni formül, ilk aşamada ayrı referandumlardan kaçınılmasıdır. Diğer bir deyişle, geçmişte Annan Planı’nda ya da 2017 nihai anlaşması olsaydı, ardından yapılması planlandığı gibi kapsamlı çözümün ilk andan iki halkın önüne konulmaması gerektiği algısı hakimdir.  Referandumların yapılma zamanı ilk anlaşmaların uygulanmasındaki ilerlemeye bağlı olacak. Kısacası, önce iki ana mesele (güvenlik ve yönetim), geriye kalanlar da uzun olmayacak bir takvim içerisinde ortaya konulacak.”