Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda ilk olarak 897 milyon 914 bin TL’lik Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülüyor.
Bakanlığının bütçesiyle ilgili konuşan Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, “Dışişleri Bakanlığı olarak muhataplarımıza her fırsatta adada huzur ve güvenin sağlanmasının tek yolunun taraflara eşit muamele ile mümkün olabileceğini vurguluyoruz.” dedi.
-Ertuğruloğlu: “Devletler arası ilişkilerde yeni dengelerin belirlenmekte olduğu bir zamandayız”
Bütçeyle ilgili ilk sözü Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu aldı. Ertuğruloğlu, Dışişleri Bakanlığı olarak temel hedeflerinin Kıbrıs Türk halkının haklarını her yer ve koşulda savunmak olduğunu dile getirdi.
GKRY tarafından ülke aleyhinde yürütülen her türlü propaganda ve faaliyete karşı adımların atılması için gayret gösterdiklerini belirten Ertuğruloğlu, 50 yılı aşkındır süren federasyon müzakerelerinin başarısız olduğunu kaydederek mevcut gerçekler ışığında belirlenen yeni devlet politikasının dünyaya duyurulduğunu anımsattı.
Belirli alanlarda iş birliğinin müzakere edilebileceğini kaydeden Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın KKTC’nin tanınması yönündeki çağrılarına da işaret etti.
Uluslararası sistemin büyük bir değişim ve dönüşüm içinde olduğunu dile getiren Ertuğruloğlu gerek küresel gerek bölgesel aktörlerle iş birliği içinde olduklarını kaydetti.
“Devletler arası ilişkilerde yeni dengelerin belirlenmekte olduğu bir zamandayız” diyen Ertuğruloğlu, Rum liderliğinin de bu hızlı değişim döneminde gerek küresel gerekse bölgesel aktörlerle bilhassa askeri alanda iş birlikleri geliştirmeye çalıştığını dile getirdi ve şöyle devam etti:
“Figüranlığı aktörlükle karıştıran Rum komşularımızın boylarını aşan işlere girişmesi hüsranla sonuçlanmaya mahkumdur. Kuşkusuz küresel etkisi gün geçtikçe artan bölgenin tek gücü Anavatan Türkiye’dir ve hiçbir güç Anavatan Türkiye ile Kıbrıs Türk halkının Doğu Akdeniz bölgesindeki varlığını ve haklarını yok saymaya yetmeyecektir.”
Kıbrıs Türk halkı üzerinde yıllardan bu yana devam eden haksız ve insanlık dışı izolasyon ve ambargoların kaldırılması ve Kıbrıs Türk halkının dünya ile buluşmasının önündeki engellerin kaldırılması için Anavatan Türkiye ile birlikte mücadeleye devam edeceklerini söyleyen Ertuğruloğlu, “Dışişleri Bakanlığı olarak muhataplarımıza her fırsatta adada huzur ve güvenin sağlanmasının tek yolunun taraflara eşit muamele ile mümkün olabileceğini vurguluyoruz.” diye konuştu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin güçlü desteği sayesinde 2022 yılında gözlemci üye olunan Türk Devletleri Teşkilatı nezihinde yürütülen temsiliyetin önemine işaret eden Ertuğruloğlu, “Dışişleri Bakanlığı olarak izlediğimiz proaktif ve girişimci siyaset uyarınca 2024 yılı içinde Türk Devletler Teşkilatı’nın yanı sıra İslam İşbirliği Teşkilatı ve Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın toplantılarına da katıldık, birçok ülkede temaslarda bulunduk” dedi.
Ertuğruloğlu, bakanlık personelinin Cumhurbaşkanlığı tarafından yürütülen çeşitli çalışmalarda özellikle iki taraflı teknik komitelerde aktif olarak görev aldıklarını da dile getirdi.
Dışişleri bütçesine ayrılan pay yüzde 0,6
Dışişleri Bakanlığı’na devlet genel bütçesi içinden ayrılan payın yüzde 0,6’ya tekabül ettiğine işaret eden Ertuğruloğlu, bakanlığın merkez örgütü ve sayısı 27’ye ulaşan ve yenileri açılması öngörülen yurt dışı uygulama birimleriyle faaliyetlerini çok kısıtlı imkanlara rağmen en iyi şekilde yerine getirmek için takdire şayan gayret gösterdiğini vurguladı.
Her yıl alınan yeni meslek memurları ile bakanlık kadrolarının genişlediğini ve güçlendiğini anlatan Ertuğruloğlu, “Kıbrıs Türk halkının haklı taleplerini ortaya koymak ve seslerini duyurmak yurt dışı temaslarla mümkün olmaktadır. Bu bağlamda bakanlığımızca yurt dışı geçici görev yollukları kalemi önem arz etmektedir. Tüm imkanları zorlayarak temaslarımızı artırmakta kararlıyız” dedi.
Töre
UBP Milletvekili Zorlu Töre de dış ilişkilerin oldukça önemli olduğunu kaydetti. Kıbrıs Türk halkının en büyük eserinin KKTC olduğunu belirten Töre, KKTC’ye dört elle sarılmak ve cumhuriyeti yaşatmanın en büyük görev olduğunu dile getirdi.
Millî mücadele tarihine işaret eden ve yok oluşa karşı bir mücadele verildiğini söyleyen Töre, mücahitlerin büyük bir mücadele verdiğini ifade etti.
O dönem Türkiye’nin müdahalesinin fevkalade önemli olduğunu kaydeden Töre, ihtar uçuşları ve müdahaleler yapılmasa yaşanacakları anlattı.
Federasyonun Kıbrıs Türkü için felaketi getirebileceğini söyleyen Töre, bugün Rumlar Annan Planı’na benzer bir haritayı kabul etse 100 binden fazla Kıbrıslı Türk’ün göçmen durumuna düşeceğini dile getirdi.
Töre, egemen bir devlet yapısından vazgeçmenin asla mümkün olmayacağını vurguladı.
Zorlu Töre, hem yurt içi hem de yurt dışı temsilciliklerinde çalışan Dışişleri Bakanlığı personelini de çalışmaları için tebrik etti.
Toros
CTP Milletvekili Fikri Toros ise önemli bir görev yerine getiren Dışişleri Bakanlığı’nda kapasite artırımına ihtiyaç duyduğunu dile getirdi.
Bütçeye yüzde 70 artış yapılırken Dışişleri Bakanlığı’na yüzde 20 civarı bir artış yapıldığına değinen Toros, hiç geç kalmadan bu durumun düzeltilmesi gerektiğini kaydetti.
Toros, şu an gerek sayısal gerek nitelik açısından yetersiz kalan kapasitenin, mevcut bütçe çerçevesinde mevcut konumunu dahi korumakta zorlanacağını dile getirdi.
Kıbrıs’ı çevreleyen jeopolitik gelişmelere işaret eden Toros, “Kıbrıs sorunu ve onun mağduru olan Kıbrıs Türk halkı sürekli olarak derinleşen bir sosyal kültürel ve ekonomik erozyon etkisi altındadır ve bununla birlikte uluslararası toplumdan ve uluslararası hukuktan tecrit edilmiş olmamız, Kıbrıs’ın kuzeyini adeta bir suç faaliyeti cenneti bir yozlaşma örneği ve istikrarsızlığa boğmuştur” dedi.
Kıbrıs sorununun çözümünde Türk tarafının sahip olduğu moral üstünlüğün zedelendiğini dile getiren Toros, bunun süreçlerin başarısızlığa uğramasında en büyük payı olan Kıbrıs Rum liderliğinin ekmeğine yağ sürdüğünü kaydetti.
Müzakerelerin 60 yıldır sürmediğini, müzakerelerin anlamı olarak Annan Planı taraflara sunulduğu günden Crans Montana Konferansı’na kadar devam ettiğini ifade eden Toros, şu anda ateşkes konumunun devam ettiğini söyledi.
Hiçbir barış sürecinin kesin bir takvim belirlenmeden sonuca varmadığını dile getiren Fikri Toros, bir takvim belirlenmesi ve sonuç odaklı ilerlenmesi gerektiğini ifade etti.
“7 Aralık 2023 tarihli Atina Deklarasyonu tahtında iyi komşuluk ve dostane ilişkiler temeli Türkiye Yunanistan yakınlaşması ve Doğu Akdeniz’de devam eden değişken jeopolitik gelişmeler, tüm zorluklara rağmen Kıbrıs sorununa yönelik çözüm çabalarla yeni bir hizmet kazandırdı” diyen Toros, “Ocak 2024 ayında bir kişisel temsilcinin atanmasını takiben 15 Ekim’de New York’ta Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ev sahipliğinde gerçekleşen gayriresmi liderler toplantısı, çözüm çabalarının yeniden canlandığına dair fiili işaretlerdir” diye konuştu.
Toros, “Önümüzdeki aylarda garantör ülkelerin de katılımıyla genişletilmiş formatta bir gayriresmi toplantının gerçekleştirilecek olması, yeni geçiş noktaları üzerinde çalışmalarının devam ediyor olması ve yerel sorunların ele alınacağı liderler arası diyalog niyetinin belirtilmiş olması, doğru yolda atılan küçük fakat olumlu adımlar olarak değerlendirilmelidir” dedi.