"Başka bir partinin kurultayı gündemimiz değil. Derdin kişilerle değil zihniyetle ilgili olduğunu bugün tespit etmedik. Ama belli ki arkadaşlar bizsiz edemiyor. O vakit birkaç kelam etmek farz oldu.
Sabrım epeyce zorlandı ama üşenmedim, (Kıbrıs ağzıyla söyleyelim) caht ettim ve Sn. Üstel’in adaylık başvuru açıklamasının tamamını okudum.
“Hükumet”in “başarıları”ndan söz ettiği satırlar ibretlik! Bizlere, bilmediğimiz başka bir alemden seslenmeye devam ediyorlar!
Memleket, insanlar perişan ama tablo o kadar pembe ki! Toz pembe!..
Belli ki derdi rakibiyle Sn. Üstel’in. Ama bildik, eski bir numarayla, partisi içinde “muhalefet partilerini ve gazetelerini arkasına alanlar”dan söz ediyor. Sonra daha da geçiyor kendinden ve “muhalefet de bilsin ki UBP'yi bölemeyecekler" deyiveriyor.
“Bir dış düşman yaratalım, iç ve dış düşmanlar edebiyatına sarılalım, içeride konsolide olalım” taktiği!
Bilin ki sizin kurultayınız bizi zerrece ilgilendirmiyor Sn. Üstel. Dahasını söyleyeyim: Öyle olsun diye ne kadar uğraşsanız da, perişan ettiğiniz toplumu da ilgilendirmiyor. Gündemimizde değilsiniz. Toplumun gündeminde hiç!
Siz veya başkası bu sözlerle bizi sahaya çekeceğinizi, gündem olacağınızı düşünüyorsanız boşa çaba. O kadar derin yaralar açtınız/açıyorsunuz ki, biz “hükumet”in gidişinin ardından açtığınız yaraları nasıl saracağımız meselesi üzerinde çalışmakla meşgulüz.
Aklımız da yüreğimiz de bu ülkenin, çocuklarımızın geleceğinde. Küçük hesaplar, kitaplar, bildik, eski püskü taktikler işimiz değil. Bırakın gündemimizi belirlemeyi, ilgimizi dahi çekmiyor.
Dilerim “bak yanıt veriyorlar işte, böyle devam edeyim” diye düşünmezsiniz. Çünkü bunu sürdürmeye hiç niyetimiz yok. Dedim ya! An itibarıyla geçmişte kalacağı belli olanla değil, gelecekte olması gerekenle, olacakla meşgulüz…"