Eski Başhekim Doktor Bülent Dizdarlı, ‘Genç Ölümler Üzerine’ başlıklı sosyal medya paylaşımında, son zamanlarda ülkede yaşanan genç ölümlerden dolayı covid aşılarının sorumlu tutulduğunu belirterek, bu durumun kendisini tekrar bir araştırma yapmaya ve dünyadaki litaratürden bir derleme yapmaya ittiğini söyledi.
Dizdarlı’nın paylaşımının tamamı şu şekilde:
GENÇ ÖLÜMLER ÜZERİNE...
Bu yazıyı özellikle bazı trollerin saldırısına uğramayı göze alarak yazıyorum. Çünkü hurafeye değil bilime inanıyorum.
Son zamanlarda özellikle ülkemizde yaşanan genç ölümlerden dolayı covid aşılarının sorumlu tutulması beni tekrar bir araştırma yapmaya ve dünyadaki ciddi litaratürden bir derleme yapmaya itti.
İşte bu konuda ki son bilgiler;
Dünya Sağlık Örgütü, Dünya’nın değişik tıp akademileri aracılığıyla bu süreci yakından takip etmektedir. Covid-19 hakkında bilgi güncellemesi yapmakta , ayrıca aşı ve komplikasyonları hakkında bilgi toplamaktadır. Artık Covid-19 çok iyi bilinmektedir. Zaten bu sebepten de bu hastalıktan korkulmamaktadır.
Aşı takibinde özellikle gençlerde 12-17 yaş gurubu) aşı yapıldıktan sonra düşük oranda da olsa ilk hafta içinde myokardit (kalp kası iltihabı) yaptığı gözlenmiştir. Şu ana kadar bunun dışında bir komplikasyon resmen tanımlanmamıştır. Öte yandan bu hastalığı geçirenlerde aşı olsun olmasın Endarterit ( atar damar tıkanması) olma ihtimalinin yüksek olduğu da bilinmektedir. Yani tam belli değilse de bugün izlediğimiz çoğu kalp krizleri aşıların değil covid-19 hastalığının geç komplikasyonu olarak ortaya çıkmaktadır.
Bunun böyle bilinmesinde fayda vardır.
Öte yandan :
1- Ülkemizde yeyip içtiğimizin ne kadar güvenli olduğunu bilmezken,
2- Termik santralların, muayenesi yapılmayan araçların saldığı gazlarla soluduğumuz havanın kalitesi çok düşükken,
3- Çevre organik inorganik atık kirliliğinden geçilmezken
4- Özellikle bir çok salonda ne idüğü belirsiz ilaçlar gençlerce kontrolsüz kullanılırken,
5- Ve maalesef uyuşturucu kullanımı ilk okul sıralarına kadar inmişken
Genç ölümler için aşıları mesnetsizce suçlamak doğru değildir.
Son söz olarak şunu söylemek isterim ki bu konuda Tıp Fakültelerimiz ve özellikle Sağlık bakanlığımızın ciddi bir araştırma yapması ve eldeki verileri ortaya dökmesi gerekmektedir..
