EĞİTİM ve KÜLTÜR

DAÜ’de örgütlü sendikalardan eylem: “DAÜ için hep birlikte hükümeti göreve çağırıyoruz”

DAÜ’de örgütlü üç sendika Meclis önünde yaptıkları eylemde hükümete çağrıda bulundu. Sendikalar tarafından yapılan ortak açıklamada, “DAÜ için hep birlikte hükümeti göreve çağırıyoruz “ ifadelerine yer verildi.

Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde örgütlü üç sendika DAÜ-SEN, DAÜ BİRSEN ve DAÜ-PER-SEN sürdürülen protokol görüşmelerinde hükümetten talep ettiği "muvazzaf-tekaüdiyeli personel ile ilgili düzenleme talebindeki ısrarı belirtmek ve bu süreçte hükümetin sorumluluğunu vurgulamak" için Cumhuriyet Meclisi önünde eylem düzenledi.

Yönetim Kurulları düzeyinde gerçekleştirilen eyleme, bazı CTP milletvekilleri, bağımsız milletvekilleri Ayşegül Baybars ve Jale R. Rogers’ın yanı sıra bazı sendikalar da destek belirtti.

Eylemde, DAÜ’den emekliye ayrılan memur statüsündeki personelin, DAÜ üzerindeki mali yükünün Maliye tarafından üstlenilmesinin yanı sıra üniversite araştırmalarına yönelik bir fon oluşturulması talepleri de dile getirildi.

Eylemde “DAÜ İçin Hükümet Göreve” ve “DAÜ İçin Hep Birlikte” pankartları açıldı. Yapılan ortak açıklamada ise, “DAÜ için hep birlikte hükümeti göreve çağırıyoruz” ifadelerine yer verildi.

HOŞKARA

DAÜ Akademik Personel Sendikası (DAÜ-SEN) Başkanı Ercan Hoşkara eylemde yaptığı konuşmada, DAÜ’nün içinde bulunduğu mali durumdan çıkış yolu için hem hükümet hem DAÜ yönetimi hem de sendikaların atması gerekli adımlar bulunduğunu, sorunların çözümüne yönelik protokol taslağının bir türlü sonuca ulaştırılamadığını kaydetti.

DAÜ’nün tek vücut olarak bugün Meclis önünde bulunduğuna işaret eden Hoşkara, hükümetin de bu birlikteliğe destek vermesi ve DAÜ’nün ayakta durmasını sağlaması gerektiğini ifade etti.

DAÜ’deki bütçe açıklarının Bakanlar Kurulu tarafından kapatılması gerekirken, 2019 yılından bu yana hükümetin “seyirci kalmasından” dolayı sorunların bugünlere geldiğini ifade eden Hoşkara, DAÜ’nün bugünkü kötü mali tabloya sahip olmasında hükümetin yüksek öğretimde nitelik yerine niceliğe önem vermesi ve kalitenin düşürülmesinin etkili olduğunu kaydetti.

Muvazzaf kadrodan emekli olanların maaş yükünün daha önceden siyasi iktidarlar tarafından yasal düzenlemelerle belirlendiğini ve bu yükün Devlet tarafından üstlenilmesi gerektiğini söyleyen Hoşkara, üniversitenin içinde bulunulan kriz ortamında bu yükün altından kalkmasının mümkün olmadığını belirtti. 

CTP’ye hem bütçe görüşmelerinde hem de genelde destek vermesinden dolayı teşekkür eden Hoşkara, Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’na da sürece yaptığı olumlu katkıdan dolayı teşekkür etti ve hükümetiyle muhalefetiyle hep birlikte destek sağlanarak DAÜ’nün yeniden ayağa kaldırılması gerektiğini söyledi.

COHAR

DAÜ Birlik ve Dayanışma Sendikası (DAÜ- BİRSEN) Eş Başkanı Buğu Sümen Cohar da, DAÜ’nün bugün tek vücut olarak Meclis önünde bulunduğunu ve söz konusu sorunların çözümü için sadece çalışanlarla okul yönetiminin çalışmalarının yetmeyeceğini aktardı.

Cohar, bir ciddi adımın da hükümet kanadından gelmesi gerektiğini kaydederek, DAÜ’nün sürdürülebilir yapıya yeniden kavuşabilmesi için hükümetin bir an önce gerekeni yapmasının elzem olduğunu bildirdi.

ALTUN

DAÜ Personel Sendikası (DAÜ-PER-SEN) Başkanı Erdal Altun da, DAÜ gibi güzide bir kurumun ülkede eleştiri konusu olup, çalışanlarının rencide edilip, aynı anda da Üniversiteden başarı beklenmesini “tuhaf” olarak niteledi.

Hükümeti DAÜ’ye sahip çıkmaya davet eden Altun, DAÜ’nün bir devlet kuruluşu olduğunu ve devletin kuruma sahip çıkması gerektiğini ifade etti.

MAVİŞ

Eyleme destek veren sendika ve örgütler adına konuşan KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş ise, DAÜ’de örgütlü sendikalarla dayanışma gösterdiklerini ve sorunların çözümü adına elini taşın altına koyan sendikalar, hükümet ve muhalefetin belli açılımları gerçekleştirerek bir niyet ortaya koyduklarını kaydetti ve “artık helvayı yapabilmeliyiz” diyerek sonuca ulaşılması gerektiğini söyledi.

DAÜ’nün uluslararası anlamda tanınırlığı olan en saygın üniversitelerden bir olduğuna değinen Maviş, bugün adeta “butik kasaplar gibi, butik ve apartman üniversiteleri açıldığını” söyleyerek, bunların eğitimle uzaktan yakından alâkası olmadıkları gibi, ülkedeki kaçak işgücü, insan kaçakçılığı ve kriminal olayların da başlıca sorumluları oldukları görüşünü belirtti.

Maliye Bakanlığının emekli olan muvazzaf DAÜ personelinin sorumluluğunu alması gerektiğine vurgu yapan Maviş, bu yükün tümünün DAÜ’nün omuzlarına bırakılmaması ve paylaşılabilmesinin gerekli olduğunu kaydetti.

KATIRCIOĞLU

DAÜ Rektörlüğü adına konuşan Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Salih Katırcıoğlu ise, hükümetten aktif ve fiili destek istemek için Meclis önünde toplandıklarını söyleyerek, “Ülkede ikinci bir KTHY faciasının yaşanmasını istemiyoruz” şeklinde konuştu.

Küçük bir adanın yarısında 30’a yakın üniversite izni verilerek rekabet koşullarının ortadan kaldırıldığını söyleyen Katırcıoğlu, DAÜ’nün kalitesinin düşürülmeye çalışılmasının yerine, diğer üniversitelerin kalitesinin DAÜ seviyesine yükseltilmesi çağrısı yaparak, bunun, toplumda açılacak yaraları engelleyeceğini belirtti.

KILIÇ

DAÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç da konuşarak, DAÜ’nün sürdürülebilir yapıya ulaştırılması gerektiğini belirterek, DAÜ’nün tüm toplumun sahiplendiği bir üniversite olduğuna dikkat çekti.

Kılıç, içinde bulunulan haksız rekabet koşullarında birtakım beklentiler içine girdiklerini, Başbakanın da konuya hassasiyetini bildiklerini, dolayısıyla üniversitedeki iç barışı da sağlayacak söz konusu protokolün bir an önce kabul edilip uygulanmasını dilediklerini belirtti.

Eylemde daha sonra söz alan bazı muhalefet milletvekilleri de,  palyatif önlemler yerine DAÜ’nün kalıcı çözüme kavuşturularak yaşatılması, sürdürülebilir yapıya ulaştırılması gerektiğini belirttiler. Meclisten geçirilen bütçe ile bunun mümkün olamayacağı konusunda görüş bildiren milletvekilleri, hazinenin gelir fazlasının içinden DAÜ’ye ayıracağı sadece belli bir miktarın mevcut sorunların çözümüne yeteceğini ifade ettiler.

Milletvekilleri, ayrıca, DAÜ’deki “gelir yetersizliğinin” aynı zamanda hükümetlerin atadığı yöneticilerin “yetersizliği ve beceriksizliği” nedeniyle oluştuğunu savunarak, bu nedenle DAÜ’deki sorunu çözmenin hükümette bulunanların sorumluluğunda olduğunu iddia ettiler.