Ülkeyi yönettiğini iddia eden UBP-DP-YDP “hükumeti” ekonomide yarattığı kaos ortamı yanında eğitimden sağlığa, ulaşımdan altyapıya tüm alanlarda ülkeyi tam bir çöküşe sürüklemektedir. Son dönemde tıpkı diğer konularda olduğu gibi “camilerde din eğitimi verildiğine” dair haberler konusunda da tam bir sessizliğe bürünen “hükumet” mensupları, kadınları aşağılayarak toplumda infial yaratan ve görevden alınması gereken Din İşleri Başkanı ile protokol imzalama yoluna gitmiştir. Anayasa ve yasalar hilafına gerçekleştirilen bu uygulamalar ülkemizde yerleşik bulunan mevzuat yanında Kıbrıs Türk halkının benimsediği çağdaş toplumsal değerlerle de ters düşmektedir. CTP, bir insan hakkı olan din ve vicdan hürriyetine sonuna kadar saygı duymakla birlikte gerici dayatmaların ve toplum mühendisliğine dönük yasadışı uygulamaların karşısındadır. Eğitimin yeri okullardır. Eğitimi verecek olan kişiler ise bu toplumun göz bebeği olan öğretmenler ve bu alanda pedagojik formasyonu bulunan kişilerdir.
Emeği ile geçinen insanların, çalışmakta olduğu vakitlerde sırf çocukları nispeten daha güvenli bir yerde zaman geçirebilsin diye bu “kursları” bir alternatif olarak değerlendirmekte olduğunun bilincindeyiz. Ancak ailelerin ve çocukların bu ihtiyaçlarının istismar edilmesine müsaade edilmemelidir. İçinden geçilmekte olan zor ekonomik koşullar içerisinde ailelerin ihtiyacı çocuklarının güvenli bir biçimde sosyalleşebilmeleri ise kurumlar bu ihtiyacı sosyal devlet ilkeleri ışığında ve halkımızın benimsediği demokratik ve çağdaş değerler nispetinde karşılamakla mükelleftir. Bu ihtiyaç karşılanırken tercihin yalnızca “dini bilgiler eğitimi” denen ve aslında eğitimle uzaktan yakından ilgisi bulunmayan uygulamalardan yana kullanması açıkça Anayasa’ya ve Kıbrıs Türk halkının benimsediği değerlere aykırıdır.
Anne babaların çalışırken, çocuklarının güvenli bir biçimde sosyalleşebilmelerinin yolu, yetişmiş ve pedagojik formasyonu bulunan kişilerin yer alacağı sportif, sanatsal faaliyetlerin yapılandırılmasından, yaratıcı bilimsel etkinliklerin ve kültürel faaliyetlerin hayata geçirilmesinden geçmektedir. Bu ihtiyacı karşılayabilecek daha onlarca faaliyet alanı varken bunun din eğitimi ile sınırlı tutulması kabul edilemezdir. Eğitim Bakanlığı bu konuyla ilgili sessizliğe bürünmekten vazgeçmeli, özellikle CTP’li belediye başkanları tarafından yönetilmekte olan belediyelerin hali hazırda uygulamakta olduğu yaz kurslarına destek vermeli ve ilgili tüm kurumların ve sivil toplum örgütlerinin de yer alacağı bir anlayışla bu ihtiyacı amaca uygun biçimde karşılamalıdır. Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur.