Cilt bakımı zor zanaat. İnce iş. Araştırma, sorgulama, sabır gerektirir. Eğer meditasyon yapabiliyorsanız ne ala, yoksa mecbur az biraz alkol almanız gerekebilir.
Hep tersi söylenir ama bir de benden dinleyin; alkol insana iyi geldiği gibi cildi de rahatlatır, yumuşatır. Şöyle, anlatayım…
Cilt bakımının ilk şartı, sağlıklı beslenmek…Çoğu insanın bulamadığını yemek, hatta çoğu zaman orana burana sürmek demek. Bol su içmek demek, suyun artık insan hakkı olmaktan çıktığı bir dünyada en yüksek ph değerine ulaşabilmek için her ay doğru dürüst bir bütçe ayırmak demek…
O kadarla kalsa iyi. Bir de en güvenilir markayı aramak, en çok testten geçmiş olanı bulmak, ne kadar çok hayvanın canını yaktı, kaç tavşanın gözünden kan getirdi diye iyice araştırmak gerekiyor. Malum, temiz cildin sırrı bilimden geçiyor, her sabun, her temizleyici kullanılmamalı…
Gelelim alkol meselesine… Güzel bir cilt için en önemlisi stressiz bir hayat sürebilmek. Yani sadece ama sadece kendini düşünmek, etrafta olan bitenle asla ilgilenmemek, her gün kaç insan bize yedirdikleri kanserli yiyeceklerden hayatını kaybediyor, kaç kadın tecavüze uğruyor, kaç mülteci boğularak ölüyor, terörle mücadele adı altında hayatımız her geçen gün nasıl daha çok göz tarafından izleniyor ve kısıtlanıyor…Bunları düşünmemek gerekiyor.
Dedim ya, ya meditasyonda guru olacaksınız, ya da vaktiniz yoksa her akşam iki duble bir şeyler içeceksiniz. Yoksa kolay degil kör ve sağır olmadan mutlu kalabilmek. Baktınız hiç biri işinize yaramıyor. Cilt bakımının keyfi eskisi gibi çıkmıyor, alabildiğine açacaksınız gözünüzü, kulağınızı ve elinizden, yüreğinizin gücünden geldiğince savaşacaksınız sizin olanı geri alabilmek için…
Tertemiz bir topraktan gelen patatesi yiyebilmek için, herkesin en doğal hakkı olan suyu herkesle paylaşarak içebilmek için, kanseri kemoterapiyle değil bilinçle ve mücadeleyle yenebilmek için… En önemlisi de cilt sağlığı için aslında bir kremin ne kadar yetersiz olduğunu anlayabilmek için bakacaksınız etrafınıza, kaç tanemiz makyajsız ve markasız güzel gözükebiliyoruz diye… Ya da her akşam iki duble, biraz dizi film, az biraz da alışveriş…