Haftalık itfaiye raporu: 12 yangın, 1 milyon 19 bin 500 TL zarar Haftalık itfaiye raporu: 12 yangın, 1 milyon 19 bin 500 TL zarar

Başbakan Yardımcısı Turizm Kültür Gençlik ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, Kırıkkale Üniversitesi tarafından Ankara’da düzenlenen “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılında Türk Dünyası Paneli”ne katıldı.
Moderatörlüğünü Prof. Dr. Seyfi Yıldız’ın yaptığı panelde MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Mevlüt Karakaya, Ahlat Belediye Başkanı Mümtaz Çoban ve Türksoy Genel Sekreter Yardımcısı Sait Yusuf konuşmacı olarak yer aldı.
Başbakan Yardımcısı Fikri Ataoğlu panelde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Türk Dünyasındaki yerini anlatırken, Kıbrıs Türklerinin yaşadığı süreçlerden de bahsetti. 
Ataoğlu böylesi özel bir panelde yer aldığı için duyduğu memnuniyeti dile getirerek, panele katılan tüm misafirleri selamladı.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin geçmişinden günümüze ne zorluklarla geldiğini anlatan Ataoğlu, Akdeniz’de bir Türk devletinin nasıl var olduğundan bahsederek sözlerini sürdürdü.
“Kıbrıs Türkleri olarak bir çok sıkıntıdan geçerek bu günlere geldik, ambargolara maruz kalmış olsak da her zaman Kıbrıs Türkü’nün bu topraklarda var olduğunu ve var olcağını haykırmaya devam ediyoruz.
Kültürümüzü koruyarak, gelecek nesillere aktarabilmek için her zaman elimizi taşın altına koymaya hazırız.
Gelecek dönemde de TÜRK DÜNYASI’NIN bir ailesi olarak yapacak bir çok projemiz vardır. Bu projelerimizi el birliğinde yapmak için hazırız.
Köklü bir tarihe sahip olan adamızın kuzeyi 1974 Mutlu Barış Harekatından sonra 15 Kasım 1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak ilan edilmiştir.
Dün cumhuriyetimizin 40. kuruluş yıl dönümünü Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ve bereberindeki heyetin katılımı ile birlikte törenlerle kutladık.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak bizler Toplumsal gerilimlerin, çatışmaları yaşandığı coğrafyamızda, artık iyice eskimiş ve tüm parametrelerinin gözden geçirilmesi gereken, yarım yüzyıldır bizleri bölgeyi ve uluslararası toplumu meşgul eden “Kıbrıs Sorunu” kapsamlı, adil ve sürdürülebilir çözüme ulaşması için uğraş vermektedir. 
Bu uğraşımızda en büyük destekçimiz ve iş birliği içinde olduğumuz ülke hiç şüphesiz ki yanı başımızdaki Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti’dir. Ne var ki bunca yıldır bu uğraşlar, Kıbrıs’ta bir çözüme ulaşmaya yetmemiştir. 
2004 yılında Birleşmiş Milletlerin sunduğu “Annan Planı” olarak anılan kapsamlı Çözüm Planına Kıbrıs Türk Halkının %65 “evet” derken, Kıbrıs Rum Halkı “hayır” demiştir. 
Referandumda “hayır” diyerek kapsamlı çözümü ret etmelerine karşın Güney Kıbrıs Rum Yönetimi “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak Avrupa Birliğinin tam üyeleri arasına katılırken, “evet” diyerek çözümü kabul eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve halkı, dışarda kalmıştır.   
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi “ Kıbrıs Cumhuriyeti “ adı altında  dünya ailesinin tanınan ve  küresel ekonominin ve toplumun bir parçası  olarak  küresel düzeyde imkanlardan ve fırsatlardan  yararlanmaktadır. 
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Türk Halkı olarak  bizler ekonomik kalkınma, refah , yaşam kalitesini iyileştirme çabalarımızda , uluslararası işbirliği,  proje desteği  olanaklarından  yararlanamamakta,  uluslararası kuruluşlarla veya diğer coğrafyalardaki ülkeler ve toplumlarla işbirliği yapamamakta, deneyim paylaşma imkanlarından ve fırsatlarından yararlanamamaktadır. 
Bu yüzden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkı bir yandan siyasi çözüm için çabalarını sürdürürken öte yandan da ekonomik kalkınma, refahı artırma ve yaşam kalitesini iyileştirme yönündeki çabalarına yoğunlaşmış durumdadır .

Türkçe konuşan halkların birbirlerini daha yakından tanımaları, kültürel miras değerlerini korumaları, kültürel ortaklığımızın tüm dünyaya tanıtılması konusunda pek çok faaliyeti her zaman olduğu gibi birlikte yaratma düşüncesindeyiz.
Bu faaliyetler dil, tarih ve kültür birlikteliğinin yanı sıra, işbirliği konusundaki ortak irademiz ve ortak çabalarımız sayesinde yıllardır amacına ulaşmaktadır. 
Ortak kültür çatısı olarak teşkil edilen Türk Devletleri Teşkilatı ve TÜRKSOY’un hiçbir siyasi amaç gütmeden, sadece halklarımız arasındaki kardeşliğin, dostluğun ve kültürel ortaklığın güçlendirilmesi için çalışması örgütlerin değerini daha da arttırmakta ve misyonunu daha da güçlendirmektedir.
Bu özelliğiyle iki teşkilatın da çalışmaları kültürlerarası yakınlaşmaya, medeniyetler arası diyaloğa, bölgesel barış ve istikrara da katkı sağlamaktadır. 
Bu yıl Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 40’ncı yılı dolayısı yaşadığımız mutluluk ve gurur tarif edilemez. 
Umarım Anavatan Türkiye ve tüm Türk dünyasının birleşmesiyle büyük Türk dünyasını birbirine yakınlaştırma ve ortak bir gelecek inşa etme hedefine yakın zamanda ulaşacağız.
Sözlerimin sonuna yaklaşırken Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Raif Denktaş’ın sözleri ile konuşmamı sonlandırmak istiyorum.
“Devletsiz kalmak her şeyiyle aciz kalmak demek, başkasına muhtaç olmak demektir. 
Devletsiz yaşayan insanlar olabilir, ama devletsiz yaşayan millet yoktur. 
Kıbrıs Türk halkı, Türk milletinin ayrılmaz, kopmaz bir parçasıdır” 
Merhum Kurucu Cumhurbaşkanımızı bu vesileyle anmak istedim. Ruhu şad olsun.

Türk Dünyası Panelini organize eden Kırıkkale Üniversitesine, tüm katılımcılara ve Prof Dr. Seyfi Yıldız’a teşekkürü bir borç bilirim. Panelin oldukça fayda sağlayacağı düşüncesindeyim, emeği geçen herkesi tebrik eder, saygılarımı sunarım.”