Çevremdeki kişilere en belirgin özelliklerinden biri nedir diye sorsanız “gezmeyi çok sevmesi” cevabını alacağınızdan eminim. Peki yanlış bir cevap mı? Tabi ki yüzde yüz doğru. Hele ki değişen ve gelişen bugünün Dünyası’nda farklı yer ve kültürlerle tanışmanın bilgi birikimimizi artırdığını içselleştirmiş biri iseniz “gezme veya tatil” denilen olayın vücuda sağladığı pozitif etkinin yanında beyindeki bilgi eviyle de hoş sohbet içerisinde olduğunu söyleyebileceksiniz.
Atalarımız “çok okuyan değil; çok gezen bilir” tabirini kullanmışlar. Bir eğitimci olarak atalarımızdan özür dileyerek söylüyorum ki bana göre hem bol okuyan, hem de çok gezen biliyor aslında… Zaman zaman tabi ki söylemlerle karşılaşıyorsunuz. “Tatile veya gezmeye bu kadar para harcama!” “Azıcık yerinde otur.” Net olarak söyleyebilirim ki yerimde oturmadığım için çok mutluyum.
Geçen gün çok mutlu bir şekilde işime gittim; öğleden sonra gelen şok bir ölüm haberiyle şaşırdım, gecesi ise üzüntü…. Diyeceğim o ki hayat garip hem de çok garip. Bu nedenle eğer elinizde gezme için imkanınız varsa bunu kullanın. Farklı bilgileri; farklı yaşamları bünyenize katın.
En çok gitmek istediğim yerlerden biri de Hindistan…Orada anlayamadığım bir çekim gücünün olduğunu düşünüyorum. Bazen Hindu filmlerini izlediğimi de söyleyebilirim J Tabi ki elimin altında internet de varken Hindistan’ın eğitimine de bir göz attım. Neler mi var?
Hindistan’da Yeni Delhi’deki bir okulda (köprü altı okulu) sadece 2 öğretmen,30 öğrenci,2 yazı tahtası var ve ne bir duvarı ne bir kapısı ne de penceresi var. Fakir çocukların eğitimine katkı koymak isteyen bu köprü altı okul fikrinin kurucusu Rajeh Kumar Sharma aynı zamanda çocuklar için çırpınan 2 öğretmenden de biri…
Başka neler mi var? Okuduğu lisenin en başarılı öğrencisi olan Babar Ali, Hindistan'ın Mürşidabad kentinde yıllık 1800 rupi (65 TL) tutan devlet okulu masraflarını karşılayacak gücü olmayan ve okula gidemeyip kendisine imrenen gözlerle bakan her 10 çocuktan 9’u için evinin bahçesinde bir okul açıyor. Bunu yaparken kaç yaşında mı? Sadece 9. 17 Yaşında ise okulunun müdürü haline geliyor. İlk yılın sonunda okuldaki öğrenci sayısı 800’e ulaşıyor. Okuldaki öğrencilerden biri aynen şu cümleleri kullanıyor "annem öldü, babam özürlü. Ailemin geçimini sağlamak için aylık 200 rupi (7 buçuk TL) karşılığında çamaşır yıkıyorum. Bu okul sayesinde okuma yazma öğrendim. Artık gelecek için en azından bir umudum var. Hemşire olmak istiyorum."
Bir eğitimci olmanın yanı sıra bir insan olarak Dünya’da bilmediğimiz ve şükretmemiz gereken pek çok şeyin olduğunu sizlerle paylaşmak istedim. Kim bilir belki bu sene yolum Hindistan’a düşer ve gezi maceramı da sizlerle paylaşırım. Unutmayın hayatta şükretmek için çok sebebimiz var. Yaşamınız boyunca bol bol gezin, öğrenin, insanları sevin ve yardım eli uzatmayı unutmayın!